Translation of "Yapılacağını" in German

0.007 sec.

Examples of using "Yapılacağını" in a sentence and their german translations:

Ne yapılacağını biliyorum.

- Ich kenne die Übung schon.
- Ich weiß schon, wie es läuft.

Onun nasıl yapılacağını biliyorum.

- Ich weiß, wie man es macht.
- Ich weiß, wie das geht.

Nasıl alışveriş yapılacağını biliyor.

Er weiß, wie man Einkäufe verrichtet.

Herkes ne yapılacağını biliyordu.

Jeder wusste, was zu tun war.

Nasıl şekerleme yapılacağını bilir.

- Sie weiß, wie man Süßigkeiten herstellt.
- Sie weiß, wie man Bonbons macht.

Öğretmen onun nasıl yapılacağını gösterecek.

Der Lehrer wird darlegen, wie dies zu tun ist.

Bunun nasıl yapılacağını size öğretebilirim.

Ich kann dir beibringen, wie man das macht.

O nasıl bahis yapılacağını bilir.

Er weiß, wie man wettet.

Nasıl hokkabazlık yapılacağını biliyor musun?

Kannst du jonglieren?

Nasıl kek yapılacağını bana açıkladı.

Sie erklärte mir, wie man einen Kuchen macht.

Onun nasıl yapılacağını bana öğret.

Bring mir bei, wie man es macht.

Atom bombasının nasıl yapılacağını biliyorlar.

Sie wissen, wie man eine Atombombe baut.

Nasıl bir radyo yapılacağını bilir.

Er weiß, wie man ein Radio baut.

Tom onun nasıl yapılacağını unuttu.

Tom hat vergessen, wie das geht.

Sonunda onun nasıl yapılacağını öğrendim.

Ich habe es endlich gelernt.

Çocuk nasıl toplama yapılacağını bile bilmiyor.

Das Kind kann nicht einmal addieren.

Tom bana nasıl pizza yapılacağını gösterdi?

Tom zeigte mir, wie man Pizza macht.

Bana nasıl hırsızlık yapılacağını öğretebilir misin?

- Kannst du mir das Stehlen beibringen?
- Können Sie mir das Stehlen beibringen?
- Könnt ihr mir das Stehlen beibringen?
- Kannst du mich lehren zu stehlen?

Tom Meryem'e, ne yapılacağını bilmediğini söyledi.

Tom sagte Maria, dass er nicht wisse, was er tun solle.

Onun nasıl yapılacağını bilmediğimi zaten söyledim.

Ich sagte schon, ich weiß nicht, wie man das macht.

Tom bana onun nasıl yapılacağını anlattı.

Tom erklärte mir, wie man das macht.

Keşke DVD'ye nasıl kayıt yapılacağını bilebilsem.

Ich wünschte, ich könnte rausfinden, wie ich eine DVD brennen kann.

Annem bana miso çorbasının nasıl yapılacağını öğretti.

Meine Mutter hat mir beigebracht, wie man Misosuppe kocht.

Tom bana bir şeyin yapılacağını söz verdi.

Tom versprach mir, dass etwas getan werden würde.

Teyzem bana iyi kahvenin nasıl yapılacağını gösterdi.

Meine Tante zeigte mir, wie man guten Kaffee macht.

Tom zaten onun nasıl yapılacağını bildiğini söylüyor.

Tom sagt, er wisse schon, wie man das macht.

Tom, Meryem'den ne yapılacağını anlatmasını arzu etti.

Tom wünschte sich, dass Mary ihm sagen würde, was er tun sollte.

Bunun nasıl yapılacağını bilen tek kişi sensin.

- Du bist diejenige, die weiß, wie das geht.
- Du bist derjenige, der weiß, wie das geht.

Tom onun nasıl yapılacağını ayrıntılı olarak açıkladı.

- Tom erklärte ausführlich, wie man es macht.
- Tom erklärte ausführlich, wie es zu machen ist.

Ben akşam yemeği için ne yapılacağını bilmiyorum.

Ich weiß nicht, was ich als Abendessen machen soll.

Onun nasıl yapılacağını arama, kendini nasıl önlemeyeceğini bul.

Suche nicht danach, wie man es macht, finde heraus, wie du dir nicht selbst im Weg stehst.

Ben domates sosunun nasıl yapılacağını Tom'a gösteren adamım.

Ich bin der, der Tom gezeigt hat, wie man Tomatensauce zubereitet.

Eğer erkek kardeşim orada olsaydı ne yapılacağını bilirdi.

Wäre mein Bruder da gewesen, hätte er gewusst, was zu tun gewesen wäre.

Tom sana nasıl kayak yapılacağını öğreten kişi miydi?

War es Tom, der dir das Skifahren beigebracht hat?

Tom Mary'den ona valsin nasıl yapılacağını öğretmesini rica etti.

Tom bat Mary, ihm den Walzer beizubringen.

- Ben gerçekten ne yapacağımı bilmiyordum.
- Gerçekten ne yapılacağını bilmiyordum.

Ich wusste wirklich nicht, was ich tun sollte.

- Onun nasıl yapılacağını bana göster.
- Bunu nasıl yapacağımı bana göster.

Zeig mir, wie man es macht.

- Bunun nasıl yapılacağını biliyor musun?
- Bunu nasıl yapacağını biliyor musun?

- Weißt du, wie man das macht?
- Weißt du, wie das geht?
- Wisst ihr, wie man das macht?
- Wissen Sie, wie man das macht?

Onun daha açık olması için tonlamanın nasıl yapılacağını açıklamak kolay değil.

Es ist nicht einfach zu beschreiben, wie man betonen muss, damit er eindeutig wird.

- Onu nasıl yapacağımı bana göster, lütfen.
- Onun nasıl yapılacağını bana gösterin, lütfen.

- Zeige mir bitte, wie man es macht.
- Zeig mir bitte, wie man es macht.

- Peynirin nasıl yapılacağını bana öğretir misin?
- Peynirin nasıl yapıldığını bana öğretir misiniz?

Bringst du mir bei, wie man Käse macht?

Bunun nasıl yapılacağını öğrenmek için yalnız bir çare var. Bunu Tom'a sor.

Es gibt nur eine Möglichkeit herauszufinden, wie man das macht: Frage Tom.

- Bunun nasıl yapılacağını tam olarak biliyorum.
- Bunu nasıl yapacağımı tam olarak biliyorum.

Ich weiß genau, wie man das macht.

Garip değil mi? - Yabancı biri yerli birine çarşıda nasıl pazarlık yapılacağını gösteriyor.

Ist das nicht skurril? Ein Ausländer, der einem Einheimischen das Feilschen auf dem Basar beibringt!