Translation of "Yürümeyi" in German

Yürümeyi seviyorum.

Ich gehe gerne zu Fuß.

Yürümeyi severim.

Ich gehe gern zu Fuß.

Yalnız yürümeyi seviyorum.

Ich gehe gern allein spazieren.

Yalnız yürümeyi severim.

Ich gehe gerne allein zu Fuß.

Yürümeyi tercih ederim.

Ich gehe lieber zu Fuß.

Dedem yürümeyi sever.

Mein Opa geht gerne wandern.

Gece yürümeyi severim.

- Ich gehe gern nachts spazieren.
- Ich gehe gern bei Nacht spazieren.

Yürümeyi umursamadığını umuyorum.

- Ich hoffe, es macht dir nichts aus zu laufen.
- Ich hoffe, es macht euch nichts aus zu laufen.
- Ich hoffe, es macht Ihnen nichts aus zu laufen.

Yağmurda yürümeyi umursamıyorum.

Es macht mir nichts aus, durch den Regen zu gehen.

Sahilde yürümeyi seviyorum.

Ich gehe sehr gern am Strand spazieren.

Yağmurda yürümeyi seviyorum.

Ich gehe gern im Regen spazieren.

- Yürüyüş yapmayı severim.
- Ben yürümeyi severim.
- Yürümeyi severim.

- Ich gehe gerne spazieren.
- Ich gehe gerne zu Fuß.

Özellikle sabahları yürümeyi severim.

Ich gehe gern spazieren, besonders am Morgen.

Rüzgarın gücü yürümeyi zorlaştırdı.

Die Stärke des Windes erschwerte das Gehen.

Koşmadan önce yürümeyi öğren.

Lerne gehen, ehe du losrennst.

Ben dağlarda yürümeyi severim.

Ich gehe gern in den Bergen wandern.

Koşmadan önce yürümeyi öğrenmelisin.

Bevor du laufen kannst, musst du erst mal Gehen lernen.

Çocukken yağmurda yürümeyi severdim.

Als ich noch klein war, ging ich gern bei Regen spazieren.

O, parkta yürümeyi sever.

Er geht gerne im Park spazieren.

Nehir boyunca yürümeyi seviyorum.

Ich gehe gern am Fluss spazieren.

çalışmayı ve uzayda yürümeyi öğrendi .

isst, schläft, arbeitet und geht.

Taksiye binmektense, yürümeyi tercih ederim.

Ich laufe lieber, als ein Taxi zu nehmen.

Otobüse binmektense yürümeyi tercih ederim.

Ich laufe lieber, als den Bus zu nehmen.

Film izlemektense yürümeyi tercih ederim.

Ich würde lieber spazieren gehen, als den Film zu sehen.

Yürümeyi bisiklete binmeye tercih ederim.

- Ich gehe lieber zu Fuß, als dass ich reite.
- Ich bevorzuge es zu laufen, statt zu reiten.

Çocuk şehir merkezine yürümeyi seviyor.

Der Junge geht gerne zu Fuß in die Stadt.

Bir otobüs beklemektense yürümeyi tercih ederim.

Ich würde lieber laufen, als auf den Bus zu warten.

O yürümeyi sürdüremeyecek kadar çok yorgundu.

Er war zu müde, um zu Fuß weiterzugehen.

Yürümeyi öğrenmeden önce koşmayı öğrenmemi istiyor.

Er will, dass ich laufen lerne, ohne dass ich vorher gehen gelernt hätte.

- Yalnız yürümeyi sever.
- O yalnız yürümekten hoşlanır.

Sie geht gern allein spazieren.

Bir sonraki otobüsü beklemektense yürümeyi tercih ederim.

Ich gehe lieber zu Fuß, als auf den nächsten Bus zu warten.

Bay Smith her sabah yürümeyi bir kural olarak benimsiyor.

Herr Smith macht es sich zur Regel, jeden Morgen spazierenzugehen.

"Kocanız işe yürüyerek mi gider?" - "Evet, o yürümeyi sever."

„Geht dein Mann zu Fuß zur Arbeit?“ - „Ja, er geht gern zu Fuß.“

Tom bir otobüs bileti için para ödemektense on kilometre yürümeyi tercih etti.

Tom ging lieber zehn Kilometer zu Fuß, als Geld für eine Busfahrkarte zu bezahlen.

Her zaman yağmur yağarken yürümeyi sevmişimdir, çünkü kimse benim ağladığımı yağmurda göremez.

Ich gehe immer gern im Regen spazieren, denn dann kann mich niemand weinen sehen.

- O her sabah yürümeyi kural olarak benimsemiştir.
- O, her sabah bir yürüyüşü kural olarak benimsemiştir.

Er macht es sich zur Regel, jeden Morgen spazierenzugehen.