Translation of "Miktarda" in German

0.017 sec.

Examples of using "Miktarda" in a sentence and their german translations:

Onlar buna miktarda sahipler.

Und sie haben jede Menge Sonnenenergie.

Bol miktarda suyumuz var.

Wir haben einen reichlichen Wasservorrat.

Bol miktarda yiyeceğimiz var.

Wir haben jede Menge Nahrungsmittel.

Ayrıntıya büyük miktarda dikkat edilmiş

Große Liebe zum Detail

Askerlerin bol miktarda silahları vardı.

Die Krieger waren bis an die Zähne bewaffnet.

Onun çok miktarda kitabı var.

Er hat jede Menge Bücher.

O aşırı miktarda kahve içer.

Er trinkt unglaublich viel Kaffee.

Fransa'da büyük miktarda şarap tüketildi.

In Frankreich wird viel Wein konsumiert.

Avustralya'da mineraller bol miktarda bulunur.

Australien hat eine Menge an Mineralien.

O büyük miktarda para kazandı.

Er gewann einen beträchtlichen Geldbetrag.

Mantarlar önemli miktarda mineral içerirler.

Der Champignon enthält eine beachtliche Menge an Mineralien.

Tom bol miktarda alkol içer.

- Tom trinkt große Mengen Alkohol.
- Tom trinkt Unmengen Alkohol.

Proje büyük miktarda para gerektiriyor.

Das Vorhaben erfordert jede Menge Geld.

Makine çok miktarda elektrik üretti.

Die Maschine generierte riesige Mengen an Elektrizität.

O, çok miktarda para bağışladı.

Er schoss viel Geld zu.

Filler burada bol miktarda bulunur.

Hier wimmelt es von Elefanten.

Tom çok miktarda nakit taşımaz.

Tom hat nicht viel Bargeld dabei.

Tom inanılmaz miktarda yemek yiyor.

Tom isst unheimlich viel.

İsviçre çok miktarda bira tüketiyor.

Die Schweizer konsumieren viel Bier.

Fasulye yüksek miktarda demir içerir.

Bohnen enthalten viel Eisen.

- Böylesine büyük miktarda parayı nasıl edindin?
- Böylesine büyük miktarda parayı nasıl kazandın?

Wie bist du zu so viel Geld gekommen?

Çok küçük miktarda kütle çok miktarda enerjiye dönüştürülebilir ve bunun tersi de mümkündür.

Sehr wenig Masse kann in sehr viel Energie umgewandelt werden – und umgekehrt.

Bunun çok büyük miktarda olduğunu düşünün

Ich denke, das ist eine riesige Menge

Sahip olduğum az miktarda parayı aldı.

Er nahm mir das wenige Geld, das ich hatte.

Çok miktarda yemek artığı içeride kaldı.

Eine Menge Reste blieben drinnen übrig.

Ağaç üzerinde bol miktarda portakal vardır.

Der Baum trägt eine Menge Apfelsinen.

Yeni köprüye büyük miktarda para harcandı.

Es wurde eine große Menge Geld in die neue Brücke gesteckt.

O, çok miktarda para katkısında bulundu.

Er steuerte viel Geld bei.

Orada bol miktarda güzel kız var.

- Da draußen gibt es jede Menge netter Mädchen.
- Da draußen gibt es jede Menge nette Mädchen.

Portakallar bol miktarda C vitminine sahiptir.

- Orangen sind reich an Vitamin C.
- Orangen beinhalten viel Vitamin C.

Üzerimdeki az miktarda parayı ona verdim.

Ich habe ihr das wenige Geld, das ich bei mir hatte, gegeben.

Mandalina çok miktarda C vitamini içerir.

Mandarinen enthalten viel Vitamin C.

Japonya büyük miktarda petrol ithal eder.

Japan importiert große Mengen Rohöl.

Senin planın çok miktarda para gerektirir.

Dein Plan erfordert eine große Summe Geldes.

Nehir çok büyük miktarda su taşır.

Der Fluss führt ein riesiges Wasservolumen.

Avustralya çok miktarda yün ihraç etmektedir.

Australien exportiert viel Wolle.

Onun az miktarda kazanma şansı vardır.

Er hat kaum Aussichten zu gewinnen.

Portakallar bol miktarda C vitamini içerir.

- Orangen sind reich an Vitamin C.
- Orangen enthalten viel Vitamin C.

Aynı zamanda daha az miktarda salınım demek.

Sie bedeutet auch geringere Emissionen.

Bir insan vücudu sayısız miktarda hücreden oluşur.

Ein menschlicher Körper besteht aus unzähligen Zellen.

Sahip olduğum az miktarda parayı ona verdim.

Ich gab ihm das wenige Geld, das ich hatte.

Onun yolculuk için bol miktarda parası vardı.

Er hatte viel Geld für seine Reise.

Ondan büyük bir miktarda para gasp ettiler.

Er erpresste einen großen Geldbetrag von ihr.

Polis okulda büyük miktarda uyuşturucu ele geçirdi.

Die Polizei hat eine große Menge Drogen an der Schule beschlagnahmt.

Fiber-optik kablolar büyük miktarda bilgi taşıyabilirler.

Glasfaserkabel können riesige Mengen von Informationen transportieren.

Ürün eser miktarda fındık ve gluten içerebilir.

Das Produkt kann Spuren von Nüssen und Gluten enthalten.

Tom Mary'ye çok miktarda faydalı Fransızca öğretti.

Tom hat Maria viel nützliches Französisch beigebracht.

Yaşlı adam yoksullara çok miktarda para katkısında bulundu.

Der alte Mann spendete einen großen Geldbetrag für die Armenhilfe.

O, çok miktarda un ve yağ satın aldı.

- Er kaufte viel Mehl und Öl.
- Er hat reichlich Mehl und Öl gekauft.

Sıcaklık yüksek olduğu için büyük miktarda klima satıldı.

Eine große Menge von Klimaanlagen ist verkauft worden, da die Temperatur hoch ist.

Hiç kimse o miktarda kan kaybıyla hayatta kalamazdı.

Einen so hohen Blutverlust würde niemand überleben.

Sahip olduğum az miktarda parayı ona ödünç verdim.

Ich lieh ihm das wenige Geld, das ich hatte.

Bu proje için büyük miktarda paraya ihtiyacımız var.

Wir brauchen für dieses Projekt eine große Geldsumme.

Tom Mary'den büyük bir miktarda para ödünç aldı.

Tom lieh sich eine große Summe Geld von Mary.

Sana yemek için aynı miktarda kırmızı biber vereceğim.

Ich geb dir gleich Chili zu essen.

Bu ayı, bol miktarda fıstık ve meyve tüketiyor olmalı

Der Bär isst also offensichtlich viele Nüsse und viele Früchte

Böyle bir altınfıçı kaktüsünde bol miktarda iyi sıvı bulunur.

Dieser Kugelkakus enthält jede Menge Flüssigkeit.

Türkiye'de de var Amerika'daki sayıyı zaten söylemiştik muazzam miktarda

Die Zahl in den USA in der Türkei hat bereits gesagt, dass wir eine enorme Menge von hatten

Soğuk algınlığından korunmak için bol miktarda C vitamini al.

Um dich nicht zu erkälten, solltest du viel Vitamin C zu dir nehmen.

Tom Kızıl Haç'a anonim olarak büyük miktarda para bağışladı.

Tom spendete eine große Summe Geldes anonym dem Roten Kreuz.

Geri almak için çok miktarda para ödemek zorunda kaldım.

Ich musste eine große Summe ausgeben, um es zurückzubekommen.

Bizim yolların ve köprülerin büyük miktarda tamire ihtiyacı var.

Unsere Straßen und unsere Brücken bedürfen Reparaturen gewaltigen Umfangs.

O, kızılhaç'a isimsiz olarak büyük bir miktarda para bağışladı.

Er spendete eine große Summe Geldes anonym dem Roten Kreuz.

Neden olmaz? Çünkü yeterli miktarda su kütlesi yok bu kadar basit

Warum nicht? Weil es nicht genug Gewässer gibt, ist es so einfach

Su kütlesi yeterli miktarda olmadığı için sadece dev dalgalar ortaya çıkar

es entstehen nur riesige Wellen, weil das Gewässer nicht ausreicht

İki köpeğim var ve onlardan her birini aynı miktarda yiyecekle besliyorum.

Ich habe zwei Hunde, und ich versuche, beiden die gleiche Menge an Futter zu geben.

Ama kayda değer bir enerji almak için bundan çok fazla miktarda yemem lazım.

Aber ich müsste viel davon essen, um wirklich genug Energie daraus zu erhalten.

Daha sonraki yıllarda da minareler ve türbeler eklenerek Ayasofya çok büyük miktarda genişletildi

In den folgenden Jahren wurde die Hagia Sophia durch Minarette und Gräber stark erweitert.

Ben siyah çayı kahveye tercih ederdim ama son zamanlarda ikisinden de çok miktarda içiyorum.

Früher habe ich lieber schwarzen Tee als Kaffee getrunken, aber in letzter Zeit trinke ich auch viel Kaffee.

Çok miktarda insan var, ancak daha fazla yüz var, çünkü her insanın birkaç tane var.

Es gibt eine Menge Menschen, aber noch viel mehr Gesichter, denn jeder hat mehrere.