Translation of "Giriyor" in German

0.010 sec.

Examples of using "Giriyor" in a sentence and their german translations:

giriyor

es tritt ein

Bir kutuptan giriyor

von einer Stange eintreten

İşe giriyor musun?

- Stellen Sie an?
- Stellen Sie ein?

Yüzücüler suya giriyor.

Die Schwimmer gehen ins Wasser.

İçeriye giriyor musun?

Gehst du hinein?

Bu da buraya giriyor.

Das da rauf.

Tom final sınavına giriyor.

Tom macht seine Abschlussprüfung.

O, final sınavına giriyor.

Er macht seine Abschlussprüfung.

Mary final sınavına giriyor.

Maria macht ihre Abschlussprüfung.

Manyetik kuzey kutbundan içeriye giriyor

vom magnetischen Nordpol hereinkommen

Okul ne zaman tatile giriyor?

Wann beginnen die Ferien?

Bugün oğlum dört yaşına giriyor.

Heute wird mein Sohn vier Jahre alt.

Bir orta-yaş krizine giriyor.

Er hat gerade eine Mittlebenskrise.

Tom on üç yaşına giriyor.

Tom wird 13.

İşte bu noktada meditasyon devreye giriyor.

Das ist der Punkt, an dem die Meditation ins Spiel kommt.

İşte bu noktada Çin devreye giriyor.

Und da kommt China ins Spiel.

Kapı açılıyor ve arkadaşım içeri giriyor.

Die Tür geht auf, und mein Freund tritt ein.

Yeni trafik düzenlemeleri yarın yürürlüğe giriyor.

Die neuen Verkehrsbestimmungen treten morgen in Kraft.

Tom bu ekim ayında otuz yaşına giriyor.

Tom wird im Oktober dreißig.

Isırdıktan birkaç dakika sonra denizkestanesinin zehri devreye giriyor.

Wird man gestochen, dauert es nur Minuten, bis das Seeigelgift zu wirken beginnt.

Fakat daha karanlık gecelerde... ...altıncı bir his devreye giriyor.

In besonders dunklen Nächten... ...kommt ein sechster Sinn zum Einsatz.

Ama daha gözü pek olanlar şehrin içlerine kadar giriyor.

Die mutigeren wagen sich jedoch tiefer in die Stadt.

Adam bu sefer geçmişi neden değiştiremedim diye arayışlara giriyor

Diesmal sucht der Mann, warum ich die Vergangenheit nicht ändern konnte

- Tom bugün on üç oluyor.
- Tom bugün on üçe giriyor.

Tom wird heute dreizehn.

Çok sinir bozucu... Ne zaman bilgisayarı kullansam başıma ağrılar giriyor.

Zu nervig... Ich kann nicht einmal einen Computer benutzen, ohne Kopfweh zu bekommen!

- Bayan Thomas bize tarih dersi veriyor.
- Bayan Thomas tarih dersimize giriyor.

- Frau Thomas bringt uns Geschichte bei.
- Frau Thomas unterrichtet Geschichte bei uns.