Translation of "Başlamak" in German

0.006 sec.

Examples of using "Başlamak" in a sentence and their german translations:

Yürekten başlamak,

besser beim Herzen zu beginnen,

Başlamak zorundayız.

- Wir müssen anfangen.
- Wir müssen loslegen.

Başlamak zorundasın.

- Du musst anfangen!
- Sie müssen anfangen!
- Ihr müsst anfangen!

Konser başlamak üzeredir.

Das Konzert fängt gleich an.

Başlamak mücadelenin ​​yarısıdır.

Wer nicht wagt, der nicht gewinnt.

O başlamak üzereydi.

Er wollte gerade anfangen.

O, başlamak üzereydi.

Sie wollte gerade beginnen.

Şimdi başlamak istiyorum.

Ich möchte jetzt anfangen.

Söylentilere başlamak istemiyorum.

Ich will keine Gerüchte in die Welt setzen.

Şimdi başlamak istemiyorum.

Ich habe nicht vor, jetzt anzufangen.

Toplantı başlamak üzere.

Die Sitzung geht gleich los.

Film başlamak üzeredir.

- Der Film steht kurz davor, zu beginnen.
- Der Film fängt gleich an.

Söylentilere başlamak istemiyoruz.

Wir wollen keine Gerüchte in die Welt setzen.

Film başlamak üzere.

Der Film steht kurz davor, zu beginnen.

Deney başlamak zorunda.

- Das Experiment muss losgehen.
- Das Experiment muss beginnen.

- Başlamak zorundasın!
- Başlamalısın!

Du musst anfangen!

Tangodan hoşlanmaya başlamak için

Man braucht die Erfahrung von Niederlagen,

Ben başlamak için hazırım.

Ich bin bereit anzufangen.

Şimdi yemeye başlamak üzereydik.

Wir wollten gerade mit dem Essen anfangen.

Ne zaman başlamak istersin?

- Wann möchtest du beginnen?
- Wann würdest du gerne anfangen?

Dövüşmeye geri başlamak zorundayım.

Ich muss damit anfangen, zurückzuschlagen.

Başlamak için dürüst olmalısın.

Um damit zu beginnen, musst du vor allem ehrlich sein.

- Başlaman gerek!
- Başlamak zorundasın!

Du musst anfangen!

Üçüncü sahne başlamak üzere.

Der dritte Akt fängt gleich an.

Başlamak her zaman zordur.

Anfangen ist immer schwer.

Bir yerden başlamak zorundaydık.

Irgendwo mussten wir anfangen.

Bir yerde başlamak zorundasın.

Irgendwo muss man anfangen.

- Tom bir an önce başlamak istiyor.
- Tom başlamak için sabırsızlanıyor.

Tom kann es kaum erwarten loszulegen.

- Herkes bir yere başlamak zorunda.
- Herkes bir yerden başlamak zorunda.

Jeder muss irgendwo anfangen.

Çölde güne erken başlamak önemlidir,

In der Wüste ist es wichtig, früh in den Tag zu starten,

Çölde güne erken başlamak önemlidir.

In der Wüste ist es wichtig, früh in den Tag zu starten,

Gecenin son gösterisi... ...başlamak üzere.

Der letzte Akt der Nacht beginnt.

Bitiremeyeceğim bir şeye başlamak istemiyorum.

Ich will nichts anfangen, was ich nicht zu Ende führen kann.

- Deney başlamalı.
- Deney başlamak zorunda.

- Das Experiment muss losgehen.
- Das Experiment muss beginnen.

Onlar sıfırdan başlamak zorunda kaldı.

Sie mussten wieder von vorne anfangen.

Tom tekrar baştan başlamak zorundaydı.

Tom musste noch einmal neu anfangen.

Ve deli gibi koşmaya başlamak isteyeceksiniz.

und Sie wollen so schnell wie möglich wegrennen.

Sizlere birkaç soru yönelterek başlamak istiyorum.

Ich möchte mit einigen Fragen anfangen.

Bir mektuba başlamak her zaman zordur.

Es ist immer schwierig, einen Brief zu beginnen.

Erken başlamak daha iyi olur muydu?

Wäre es besser, früh zu starten?

Başlamak için asla çok geç değildir.

Es ist nie zu spät, um anzufangen.

Mümkün olduğu kadar çabuk başlamak zorundasın.

- Ihr müsst so bald wie möglich beginnen.
- Sie müssen so bald wie möglich anfangen.
- Du musst so früh wie möglich anfangen.

O, kesinlikle bir kavgaya başlamak istiyordu.

Er war total auf Krawall gebürstet.

Tom yeni bir hayata başlamak istiyordu.

Tom wollte ein neues Leben anfangen.

Geçmişi unutmak ve yeniden başlamak zorundasın.

Du musst die Vergangenheit vergessen und einen neuen Anfang wagen.

Tom yeni işine başlamak için bekleyemedi.

Tom konnte es kaum erwarten, seine neue Arbeit anzutreten.

Onlar ışıkları karartıyorlar. Oyun başlamak üzere.

Die Lichter werden heruntergedreht: das Stück fängt gleich an.

O, bize başlamak için sinyal verdi.

- Er gab uns das Signal anzufangen.
- Er gab uns das Zeichen, zu beginnen.

Dedim ki; "Öyleyse bir inananlar grubuyla başlamak

Ich sagte: "Naja, in dem Fall sind Kirchgemeinden

Sanırım ev ödevimle ilgili çalışmaya başlamak zorundayım.

Ich denke, ich muss damit beginnen, meine Hausaufgabe zu machen.

Birkaç dakika içinde başlamak için hazır olacağız.

Wir sind in ein paar Minuten soweit.

Bayanlar ve baylar yakında inişimize başlamak üzereyiz.

Meine Damen und Herren, wir beginnen in Kürze den Landanflug.

Neredeyse her şeye başlamak bitirmekten daha kolaydır.

- Fast alles ist leichter begonnen als beendet.
- Fast alles ist leichter begonnen als zu Ende geführt.

- Tom başlamaya hevesliydi.
- Tom başlamak için istekliydi.

Tom war begierig darauf loszulegen.

Bizler için meselenin neden önemli olduğunu konuşmaya başlamak,

darüber zu reden, warum es uns wichtig ist,

Başlamak istiyorsanız başlayabilirsiniz ama sorumluluk tamamen size ait.

Wenn Sie wollen, können Sie beginnen, aber die Verantwortung liegt gänzlich bei Ihnen.

Baştan başlamak zorunda kaldım ve ben bundan hiç hoşlanmadım.

Ich musste noch einmal ganz von vorne anfangen, und das gefiel mir überhaupt nicht.

Ama en baştan başlamak istiyorsanız "Bölümü Tekrar Oynat"ı seçin.

Willst du diese Mission noch einmal von vorne beginnen, wähle 'Neu starten'.

- Tom iş aramaya başlamak istiyor.
- Tom iş aramaya koyulmak istiyor.

Tom will sich auf Arbeitssuche begeben.

Geri gidebilsen ve hayatına tekrar başlayabilsen, hangi yaştan başlamak istersin?

Wenn du zurückgehen und dein Leben noch einmal beginnen könntest, in welchem Alter würdest du dann gerne anfangen?

Yine de bir ayı gördüğünüzde koşmaya başlamak iyi bir fikir olmayabilir.

obwohl rennen nicht die beste Lösung ist, wenn Sie einem Bären begegnen.

Ve eğer yeni bir göreve başlamak istiyorsanız "Sonraki Bölüm"ü seçin.

Und wenn du mit der nächsten Mission beginnen willst, dann wähle 'Nächste Folge'.

Çölde güne erken başlamak önemlidir, böylece günün en sıcak saatlerinden kaçınabilirsiniz

Es ist wichtig, in der Wüste früh aufzubrechen, damit man nicht in der heißesten Tageszeit unterwegs ist.

Çölde güne erken başlamak önemlidir, böylece günün en sıcak saatlerinden kaçınabilirsiniz.

In der Wüste ist es wichtig, früh in den Tag zu starten, um nicht in der größten Hitze des Tages unterwegs zu sein.

Fransızca öğrenmeye başlamak istiyorum bana bir öğrenme metodu tavsiye eder misin?

Ich will mit Französisch anfangen. Könntest du mir sagen, welches Lernmaterial du empfiehlst?

Valentina sekiz yaşındayken 1945 yılında okula başladı. O, 1953 yılında bir tekstil fabrikasında çalışmaya başlamak için okulu bıraktı.

Walentina kam 1945, im Alter von acht Jahren, in die Schule. 1953 verließ sie diese, um in einer Textilfabrik zu arbeiten.

Yeni bir şey başlamak için sadece cesarete ihtiyacın yok. Ayrıca eski şeyleri bitirmek için cesarete de ihtiyacın var.

Du brauchst nicht nur Mut, um Neues anzufangen. Du brauchst auch den Mut, mit alten Dingen aufzuhören.