Translation of "Ağlamaktan" in German

0.003 sec.

Examples of using "Ağlamaktan" in a sentence and their german translations:

Gözlerin ağlamaktan kızarmış.

- Deine Augen sind vom Weinen gerötet.
- Deine Augen sind rotgeweint.

Tom'un gözleri ağlamaktan kızardı.

Toms Augen waren rotgeweint.

Ağlamaktan başka bir şey yapmaz.

Er tut nichts, außer zu weinen.

Bebek ağlamaktan başka bir şey yapmadı.

- Das Baby weinte nur.
- Das Baby weinte ständig.
- Das Baby war nur am Weinen.

O ağlamaktan başka hiçbir şey yapmadı.

Er weinte nur.

Tom ağlamaktan başka bir şey yapmadı.

Tom weinte nur.

O, ağlamaktan başka bir şey yapmaz.

Sie tut nichts, außer zu weinen.

Küçük kız ağlamaktan başka bir şey yapmadı.

Das kleine Mädchen tat nichts anderes, außer zu weinen.

Bu çocuk ağlamaktan başka bir şey yapmadı.

Dieses Kind hat nur geschrien.

Aç bebek ağlamaktan başka bir şey yapmadı.

Das hungrige Baby tat nichts, außer zu schreien.

Dün gece bebek ağlamaktan başka bir şey yapmadı.

Das Baby hat letzte Nacht nur geweint.

- Gözyaşlarımı tutamadım.
- Kendimi ağlamaktan alamadım.
- Ağlamamak elimde değildi.

Ich musste einfach weinen.

Onu neşelendirmeye çalıştım ama o ağlamaktan başka bir şey yapmadı.

Ich versuchte, sie aufzumuntern, aber sie weinte die ganze Zeit.

Para mutluluk satın alamaz. Ancak, Maseratide ağlamak bir bisiklette ağlamaktan daha rahattır.

Glück kann man mit Geld nicht kaufen. Aber es ist bequemer, in einem Maserati als auf einem Fahrrad zu heulen.