Translation of "''o" in German

0.011 sec.

Examples of using "''o" in a sentence and their german translations:

O, o mudur?

Ist es das?

O o değil.

Das ist sie nicht.

O o değildi.

Das war nicht sie.

- "O kim?" " O Jim."
- "O kimdir?" "O Jim'dir."

"Wer ist das?" — "Das ist Jim."

- O, Fransızdır.
- O Fransız.
- O Fransalı.

Sie ist Französin.

- O hayatta!
- O yaşıyor!
- O canlı!

Sie ist am Leben!

- O kim?
- Kim o?
- O kimdir?

Wer ist sie?

- O, hasta.
- O, hastadır.
- O hasta.

Er ist krank.

- O yenidir.
- O yeni.

Es ist neu.

- O inatçı.
- O inatçıdır.

- Sie ist stur.
- Sie ist ein Sturkopf.

O, o adamı öldürdü.

Er hat diesen Mann umgebracht.

O, o hastalıktan öldü.

- Er starb an dieser Krankheit.
- Er ist an dieser Krankheit gestorben.

- O delidir.
- O kaçıktır.

Sie ist ein hoffnungsloser Fall.

- O, dakiktir.
- O dakik.

Er ist pünktlich.

- O sakardır.
- O gariptir.

Sie ist unbeholfen.

- O bekar.
- O evlenmemiş.

Er ist unverheiratet.

O hikayeyi o uydurdu.

- Er hat sich die Geschichte ausgedacht.
- Er hat sich diese Geschichte ausgedacht.
- Er hat diese Geschichte erfunden.

O, o mağazaya gitti.

Sie ging zu diesem Laden.

- O Çinli.
- O, Çinlidir.

Er ist Chinese.

- O nerededir?
- O nerede?

Wo ist er?

"O kimdir?" "O Jim'dir."

"Wer ist das?" — "Das ist Jim."

- O, banyoda.
- O, banyodadır.

- Sie ist im Badezimmer.
- Es ist im Badezimmer.

- O Fransalıdır.
- O Fransalı.

Sie stammt aus Frankreich.

O, o zaman yalnızdı.

Er war damals allein.

- O, ağlıyordu.
- O ağlıyordu.

Sie weinte.

- O, hamiledir.
- O hamile.

Sie ist schwanger.

- O nedir?
- O ne?

- Was ist das?
- Was ist das für ein Ding?
- Was gibt es?

- O kim?
- O kimdir?

Wer ist er?

- O doğru.
- O doğrudur.

- Das ist richtig.
- Das ist korrekt.

- O iyi.
- O iyidir.

- Er ist gut.
- Sie ist gut.

O, o kitabı sever.

Er mag dieses Buch.

- O kimdi?
- Kimdi o?

Wer war das?

- O zalimdir.
- O gaddardır.

Sie ist grausam.

- O, cezalandırılacaktır.
- O cezalandırılacaktır.

Er wird bestimmt bestraft.

- O Cenevizli.
- O Cenevrelidir.

Er kommt aus Genf.

- O, hasta.
- O hasta.

Er ist krank.

- O acımasız.
- O zalim.

Das ist grausam.

- O dinlemiyor.
- O dinlemez.

Er hört nicht zu.

- O çekici.
- O, çekici.

Sie ist attraktiv.

- O akıllı.
- O akıllıdır.

- Er ist klug.
- Er ist elegant.

- O uyandı.
- O, uyandı.

Sie wachte auf.

- O güzel.
- O güzeldir.

- Sie ist schön.
- Sie ist hübsch.

O, o laboratuvarda çalışmaktadır.

Er arbeitet in jenem Labor.

- O zengin.
- O zengindir.

Er ist reich.

- O Ateist'tir.
- O ateisttir.

Er ist Atheist.

O, o zaman buradaydı.

Er war damals hier.

- O yepyeni.
- O, yepyeni.

- Es ist brandneu.
- Es ist nagelneu.

O, o gitarı seviyor.

Er mag die Gitarre.

- O Arjantinli.
- O Arjantinlidir.

- Er ist Argentinier.
- Sie ist Argentinierin.

O, o olmadan yaşayamaz.

Sie kann ohne ihn nicht leben.

- O, tedarikçi.
- O, dağıtımcı.

Er ist Lieferant.

O, o kıza aşık.

Er ist in das Mädchen verliebt.

- O olabilirdi.
- O olabilir.

- Das kann geschehen.
- Das könnte passieren.

- O kırılacak.
- O bozulacak.

- Das wird brechen.
- Es bricht!

- O burada.
- O, burada.

Sie ist hier.

- O kim?
- Kim o?

Wer ist da?

- O Fransız.
- O Fransalı.

Sie ist Französin.

- O yaşlıdır.
- O yaşlı.

Er ist alt.

- O kusursuz.
- O kusursuzdur.

Er ist einwandfrei.

- O, hasta.
- O, hastadır.

Er ist krank.

- O aptal.
- O aklını yitirmiş.
- O kaçık.

Sie hat nicht alle Tassen im Schrank.

- O sigara içmiyor.
- O, sigara içmez.
- O, tütmez.
- O, duman tütmez.

Sie raucht nicht.

- O bir öğrenci.
- O, bir öğrencidir.
- O, öğrencidir.

- Er ist Student.
- Sie ist Studentin.

- O bir Amerikalı.
- O, bir Amerikalıdır.
- O, Amerikalı.

Sie ist Amerikanerin.

- O inatçıdır.
- O domuz kafalıdır.
- O kalın kafalıdır.

- Er ist ein Dickschädel.
- Er hat einen Dickschädel.
- Er ist dickschädelig.
- Er ist eigensinnig.

- O, Tanrı'ya inanmaz.
- O Allah'a inanmaz.
- O ateisttir.

Er ist Atheist.

Sanırım o hikayeyi o uydurdu.

Ich glaube, sie hat diese Geschichte erfunden.

- O işe yaramaz.
- O çalışmayacak.

- Das geht gar nicht.
- Das wird nicht funktionieren.
- Das wird nicht gehen.

O, o hafta babasına yazamadı.

In der Woche versäumte er es, seinem Vater zu schreiben.

- O şık.
- O modaya uygun.

Sie ist modebewusst.

- O gitti.
- O uzaklaştı.
- Uzaklaştı.

- Er ging.
- Er ist gegangen.

O hastaydı, o yüzden gelemedi.

Er war krank, darum konnte er nicht kommen.

O, o kuşu gözden kaybetti.

Er verlor diesen Vogel aus den Augen.

O, onu o şekilde yapmalıydı.

Er hätte es auf diese Art tun sollen.

O, o ziyaretlerden zevk aldı.

Er freute sich über diese Besuche.

- O böyledir işte.
- O böyledir.

- So ist er eben.
- So ist er halt.

- O iyi yapıyor.
- O iyi.

Er macht es gut.

O geldiğinde o parkta uzanıyordu.

Als er wieder zu sich kam, lag er im Park.

- O kibardır.
- O, naziktir.
- Naziktir.

Sie ist nett.

O, o zaman Amerika'da idi.

- Er war damals in Amerika.
- Er war gerade in Amerika.

- O dışarı gitti.
- O gitti.

Er ist ausgegangen.

- O, mutfaktadır.
- O, mutfakta.
- Mutfakta.

Er ist in der Küche.