Translation of "Yumurtaları" in French

Yumurtaları çırpın.

- Bats les œufs.
- Battez les œufs.

Yumurtaları yiyorduk.

Nous mangions des œufs.

Yediğim kurbağa yumurtaları...

Les œufs de grenouille…

Bütün yumurtaları bozuldu.

Tous les œufs se gâtèrent.

Yumurtaları buzdolabına koy.

Mets les œufs dans le réfrigérateur.

Lütfen yumurtaları çırpın.

- Bats les œufs, s'il te plaît.
- Battez les œufs, s'il vous plaît.

Bunlar devekuşu yumurtaları.

Ce sont des œufs d'autruche.

O yumurtaları kaynattı.

Elle a cuit les œufs.

Yumurtaları buzdolabına koyacağım.

Je mettrai les œufs au réfrigérateur.

Yumurtaları toplamak onun işiydi.

C'était sa tâche de collecter les œufs.

Onlar yumurtaları süpermarkette satarlar.

Ils vendent des œufs au supermarché.

Şu yumurtaları yiyecek misin?

- Vas-tu manger ces œufs ?
- Allez-vous manger ces œufs ?

Yumurtaları kırmadan omlet yapılmaz.

On ne fait pas d'omelette sans casser les œufs.

Eğer yumurtaları haşlayıp buzdolabına koyuyorsanız--

bien que ce soit très utile si vous êtes du genre --

Biz yumurtaları düzine ile alırız.

On achète les œufs à la douzaine.

Yumurtaları satın almayı unuttun mu?

- As-tu oublié d'acheter des œufs ?
- Avez-vous oublié d'acheter des œufs ?

Yumurtaları pişirmek için suyu kaynat.

Faites bouillir l'eau pour cuisiner les œufs.

Kaynar suyun içine yumurtaları koy.

Mets les œufs dans l'eau bouillante.

O, yumurtaları birer birer çıkardı.

Il sortit les œufs un à un.

Yumurtaları kaynar suyun içine koyun.

Mettez les œufs dans l'eau bouillante.

Yumurtaları kırmamak için dikkatli ol.

Fais attention à ne pas casser les œufs.

Şuna bakın. Baksanıza. Bunlar kurbağa yumurtaları.

Regardez, des œufs de grenouille !

Kuş yumurtaları var. Dikenli karaçalıya yerleştirilmişler.

des œufs. Ils sont nichés dans ces ajoncs.

Bir çırpma teli ile yumurtaları çırp.

Battez les œufs au fouet.

Yumurtaları çırpmak için karıştırıcı kullanacak mısın?

Vas-tu utiliser le mixeur pour battre les œufs en neige ?

Yumurtaları kır ve sarıları ve beyazları ayır.

Casser les œufs et séparer les jaunes des blancs.

Gelgit, döllenmiş yumurtaları resifteki aç karınlardan uzağa savuruyor. Onları derin sulara yolluyor.

La marée emporte les œufs fertilisés loin des bouches affamées du récif, vers les eaux profondes.

- Yumurtaları sevmediğimi biliyorsun.
- Yumurta sevmediğimi bilirsin.
- Yumurta sevmediğimi biliyorsun.
- Yumurta sevmediğimi bilirsiniz.
- Yumurta sevmediğimi biliyorsunuz.

Tu sais que je n'aime pas les œufs.