Translation of "Yarı" in French

0.008 sec.

Examples of using "Yarı" in a sentence and their french translations:

Hem yarı-dışbükey hem de yarı-içbükey olan bir fonksiyon yarı-doğrusaldır.

Une fonction qui est, à la fois, quasi-convexe et quasi-concave est quasi-linéaire.

Oraya yarı yoldayız.

Nous sommes à la moitié du chemin.

Ben yarı Japonum.

- Je suis à moitié Japonais.
- Je suis à moitié Japonaise.

Garson kızlar yarı çıplak.

où les serveuses sont peu vêtues.

İlk yarı, problemi keşfetmek

La 1e moitié est l'exploration du problème,

Orangutanlar yarı münferit hayvanlar,

Les orangs-outans sont des animaux pratiquement solitaires

Ödülü yarı yarıya bölüşelim.

Partageons la récompense cinquante-cinquante.

Onu yarı zamanda yapabilirim.

- Je peux le faire en la moitié du temps.
- Je peux le faire en deux fois moins de temps.

Ben çoğunlukla yarı uykudayım.

Je suis souvent à demi endormi.

Yarı zamanlı çalıştığını biliyorum.

Je sais que vous travaillez à temps partiel.

Onlar yarı zamanlı çalışanlar.

- Ce sont des employés à temps partiel.
- Ce sont des employées à temps partiel.

Yarı yolda pes etmeyin.

- N'abandonne pas en chemin.
- N'abandonne pas à mi-chemin.
- N'abandonnez pas à mi-chemin.

Tom yarı yarıya haklıydı.

Tom avait à moitié raison.

Bunlar bugün yarı fiyatına.

Ils sont à moitié prix aujourd'hui.

Ekmek bugün yarı fiyatına.

Le pain est à moitié prix aujourd'hui.

Ve yarı zamanlı çalışan kadınlar yarı zamanlı erkeklerden fazla kazanır.

Et pour les temps partiels, en fait, les femmes gagnent plus que les hommes.

Burada kilit nokta yarı saydamlık.

Notre translucidité est la clef ici.

Ben sık sık yarı uykuluyum.

Je suis souvent à demi endormi.

Ben sık sık yarı uyanığım.

- Je ne suis souvent qu'à moitié réveillé.
- Je ne suis souvent qu'à moitié réveillée.

Yarı zamanlı çalışmak zorunda kalabilirim.

Il faudra peut-être que je travaille à mi-temps.

Mary yarı zamanlı hemşirelik yapıyor.

Marie travaille comme infirmière à temps partiel.

O yarı çıplak dışarıya koştu.

- Elle courut dehors, à moitié nue.
- Elle a couru dehors, à moitié nue.

Bunu seninle yarı yarıya bölüşeceğim.

On fera moitié-moitié.

Bunun olmasını yarı yarıya bekliyordum.

Je m'attendais à moitié à ce que ça arrive.

Tom'un göz kapakları yarı açık.

Les paupières de Tom étaient à moitié ouvertes.

Ben sadece yarı zamanlı çalışırım.

Je ne travaille qu'à temps partiel.

Parayı arkadaşımla yarı yarıya paylaştım.

J’ai partagé l’argent avec mon pote.

Tom bir yarı maraton koştu.

Tom a couru un semi-marathon.

Tom yarı çıplak dışarı fırladı.

- Tom courut dehors à moitié nu.
- Tom courut dehors torse nu.

- Yarı haklısın.
- Hemen hemen haklısın.
- Kısmen haklısın.
- Kısmen haklısınız.
- Yarı yarıya haklısın.

- Vous avez à moitié raison.
- Tu as à moitié raison.

Ve ikinci yarı, çözümü keşfetmekle ilgili.

et la deuxième, l'exploration de la solution.

Tom'un yarı zamanlı bir işi var.

Tom travaille à temps partiel.

O iri yarı genç bir adam.

C'est un jeune homme bien charpenté.

Babam yarı zamanlı çalışıp öğretmenlik eğitimi gördü

Mon père a travaillé à temps partiel, s'est formé en tant que professeur

Güneş, kuzey yarı küreye iyice işlemeye başladıkça...

À mesure que le soleil progresse dans l'hémisphère nord,

Plütonyum-239'un yarı ömrü 24.100 yıldır.

Le plutonium 239 a une demi-vie de 24 100 ans.

Bence yarı zamanlı bir iş aramak zorundasın.

Je pense qu'il te faut trouver un boulot à temps partiel.

Aktinyum-224'ün yarı ömrü 2.7 saattir.

La demi-vie de l'actinium-224 est de 2,7 heures.

İtiraf edilen bir günah yarı yarıya bağışlanır.

Péché avoué est à moitié pardonné.

Çiftlik kedileri genellikle vahşi veya yarı vahşidir.

Les chats de ferme sont généralement sauvages ou à moitié sauvages.

Kadınların %42'sinin yarı zamanlı çalışma tercihiyle açıklanabilir.

par le choix de 42% des femmes à travailler à temps partiel.

- Yarı zamanlı çalışabilir miyim?
- Part-time çalışabilir miyim?

Pourrais-je travailler à temps partiel ?

Kendine yarı zamanlı bir iş bulman gerektiğini düşünüyorum.

- Je pense qu'il te faut trouver un emploi à temps partiel.
- Je pense qu'il te faut trouver un boulot à temps partiel.
- Je pense qu'il vous faut trouver un emploi à temps partiel.
- Je pense qu'il vous faut trouver un boulot à temps partiel.

İyi bir başlangıç, işi yarı yarıya bitirmek demektir.

Commencer, c'est avoir à moitié fini.

Buzdan bloklar oluşturup böyle küçük bir yarı küre yapabiliriz.

On fait des blocs de glace, on fabrique un petit dôme,

Evime güneş panelleri taktığımdan beri elektrik faturam yarı yarıya azaldı.

Depuis que j'ai installé des panneaux solaires sur ma maison, ma facture d'énergie a été coupée en deux.

Diğerleri gönüllü iş yaparken bazıları yarı zamanlı çalışmaya devam eder.

Certains continuent à travailler à temps partiel, tandis que d'autres font du bénévolat.

Alışveriş merkezinde Noel baba olarak çalıştığım yarı zamanlı bir işim var.

J'ai un boulot à temps partiel à travailler comme Père-Noël à la galerie commerciale.

Ettikten sonra görevden alındı . Yarı utanç içinde, Lannes Portekiz'e büyükelçi olarak gönderildi:

En demi-disgrâce, Lannes a été envoyé comme ambassadeur au Portugal: un court séjour mouvementé dans lequel,

Otel hizmetçisi olarak yarı zamanlı bir işim vardı, ama onu pek sevmiyordum.

J'avais un emploi à temps partiel comme femme de chambre dans un hôtel, mais je n'aimais pas beaucoup ça.

- Ona güvenebilirsin. Sana asla ihanet etmeyecektir.
- Ona güvenebilirsin. Seni yarı yolda bırakmaz.

- Tu peux lui faire confiance. Il ne te trahira jamais.
- Tu peux te fier à lui. Il ne te trahira jamais.
- Vous pouvez lui faire confiance. Il ne vous trahira jamais.
- Vous pouvez vous fier à lui. Il ne vous trahira jamais.

O, karısını terk etti ve yarı yaşında bir kadınla aşk hayatı yaşıyor.

Il a quitté sa femme et s'est mis en ménage avec une femme moitié plus jeune.

Öğrenciler yarı zamanlı işlerde çalışıyorlar. Bu da onlara öğrenim ücretlerini ödeme olanağı sağlıyor.

Les élèves travaillent à temps partiel, et ça leur donne la possibilité de payer leurs études.

Evlenmeden önce gözlerinizi sonuna kadar açık tutun ve daha sonra yarı kapalı tutun.

Gardez les yeux grands ouverts avant le mariage, et à moitié fermés après.