Translation of "Salladı" in French

0.003 sec.

Examples of using "Salladı" in a sentence and their french translations:

Başını salladı.

Il hocha la tête.

Deprem evleri salladı.

Le tremblement de terre a secoué les maisons.

Köpek kuyruğunu salladı.

Le chien remuait la queue.

Tom başını salladı.

Tom hocha la tête.

Tom el salladı.

Tom a fait signe de la main.

Tom kollarını salladı.

Tom agitait les bras.

O, başını salladı.

- Elle secoua la tête.
- Elle a secoué la tête.

O, bize elini salladı.

- Elle nous fit signe de la main.
- Elle nous a fait signe de la main.

O, oğlunun omuzunu salladı.

- Il secoua son fils par les épaules.
- Il a secoué son fils par les épaules.

O, bana elini salladı.

- Elle m'a salué de la main.
- Elle m'a saluée de la main.

Patlama bütün binayı salladı.

L'explosion a secoué tout le bâtiment.

Tom hızla başını salladı.

- Tom hocha la tête rapidement.
- Tom acquiesça rapidement.

Tom sessizce başını salladı.

- Tom acquiesça en silence.
- Tom a acquiescé en silence.

O, geçerken bana başını salladı.

- Il me fit un signe de la tête en passant.
- Il me fit signe de la tête en passant.

Sorumu yanıtlamak için başını salladı.

Il a incliné la tête en réponse à ma question.

Onaylama işareti olarak başını salladı.

- Elle hocha la tête en signe d'approbation.
- Il hocha de la tête en signe d'approbation.

Beni görünce, köpek kuyruğunu salladı.

Lorsqu’il me vit, le chien remua la queue.

5 büyüklüğünde bir deprem Tokyo'yu salladı.

Un tremblement de terre de magnitude 5 a frappé Tokyo.

Başını salladı ve hiçbir şey söylemedi.

Elle secoua la tête et ne répondit rien.

Bana veda etmek için elini salladı.

- D'un signe, elle me dit "au revoir".
- Elle me salua pour prendre congé.

Tren çıkarken onlar ebeveynlerinin arkasından el salladı.

Comme le train partait, ils firent au revoir à leurs parents.

O, uçağa binmeden önce bana el salladı.

Elle me fit signe avant d'entrer à bord de l'avion.

O teşvik edici bir şekilde başını salladı.

Il opina de manière encourageante.

Sihirbaz sihirli değneğini salladı ve ince havada kayboldu.

Le sorcier agita sa baguette magique et disparut dans le néant.

Tom sadece başını hayır anlamında iki yana salladı.

Tom a seulement hoché la tête.

O, şişeyi başaşağı çevirdi ve salladı fakat bal hâlâ akmıyordu.

Il renversa la bouteille et la secoua, mais malgré tout le miel n'en sortait pas.

Tom Mary'nin kulağına bir şeyler fısıldadı ve o, başını salladı.

Tom chuchota quelque chose à l'oreille de Mary et elle hocha la tête.

Onu omuzlarından tutarak, onu salladı ve bağırdı, "Kendine hakim ol!"

Le saisissant par les épaules, elle le secoua et cria : « Remets-toi ! »