Translation of "çalışıyorlar" in French

0.014 sec.

Examples of using "çalışıyorlar" in a sentence and their french translations:

Tarlalarda çalışıyorlar.

Ils travaillent aux champs.

Dirsek dirseğe çalışıyorlar.

Ils ont travaillé au coude à coude.

Burada mı çalışıyorlar?

Travaillent-ils ici ?

Trenler programa göre çalışıyorlar.

Les trains fonctionnent selon l'horaire.

Bazı insanlar tarlalarda çalışıyorlar.

Des gens travaillent aux champs.

Onlar burada mı çalışıyorlar?

- Travaillent-ils ici ?
- Travaillent-elles ici ?

O kadınlar sadece iyi olmaya çalışıyorlar.

Ces femmes essaient juste de rester dans le vent.

Bugün 40 saatten daha az çalışıyorlar.

Aujourd'hui, ils travaillent moins de 40.

Bazı Almanlar, saati bir euro'ya çalışıyorlar.

- Certains Allemands ne travaillent que pour un euro de l'heure.
- Certains Allemands travaillent pour seulement un euro de l'heure.

Onlar geliştirmek değil, statükoyu korumaya çalışıyorlar.

Ils essaient de maintenir le statu quo, pas d'améliorer.

Tom ve Mary aynı büroda çalışıyorlar.

Tom et Mary travaillent dans le même bureau.

Onların bizi birbirlerimize düşman etmeye çalışıyorlar.

Ils essaient de nous monter les uns contre les autres.

- Onlar burada mı çalışıyor?
- Burada mı çalışıyorlar?

- Travaillent-ils ici ?
- Travaillent-elles ici ?

Bazı insanlar İncil gerçeklerini bilimle açıklamaya çalışıyorlar.

Certaines personnes tentent d'expliquer la vérité de la Bible par la science.

Şimdi bir sürü insan evlerini satmaya çalışıyorlar.

Beaucoup de gens sont actuellement en train d'essayer de vendre leurs maisons.

Ve sahip oldukları gökdelenlerin sayısını artırmak için çalışıyorlar

pour posséder le plus haut bâtiment du monde et s'efforcent d'augmenter le nombre de

İnsanlar çalışmak için yaşama yerine yaşamak için çalışıyorlar.

Les gens travaillent pour vivre, au lieu de vivre pour travailler.

Her kamu görevlisi -- bilin bakalım -- onlar bizim için çalışıyorlar.

tous les fonctionnaires publics, l'auriez-vous cru, travaillent pour nous

Şirket avukatları birleşmeyi tamamlamak için günün her saatinde çalışıyorlar.

Les avocats de la société travaillent d'arrache-pied pour finaliser la fusion.

Ebeveynler çocuklarını dürüstlük ve sıkı çalışmanın önemi üzerine etkilemeye çalışıyorlar.

Les parents tentent d'inculquer à leurs enfants l'importance de l'honnêteté et du travail.

Senin yaşında birçok genç insan çoktan çalışıyorlar ve bir aileleri var.

Beaucoup de jeunes de ton âge travaillent déjà et ont fondé une famille.

Öğrenciler yarı zamanlı işlerde çalışıyorlar. Bu da onlara öğrenim ücretlerini ödeme olanağı sağlıyor.

Les élèves travaillent à temps partiel, et ça leur donne la possibilité de payer leurs études.

Bir karbon ayakizi bizim faaliyetlerimizin bir sonucu olarak ürettiğimiz karbondioksit kirlenmesinin miktarıdır. Bazı insanlar iklim değişikliğinden endişeli olduğu için karbon ayakizlerini azaltmaya çalışıyorlar.

Une empreinte carbone est la somme de pollution au dioxyde de carbone que nous produisons par nos activités. Certaines personnes essaient de réduire leur empreinte carbone parce qu'elles sont inquiètes du changement climatique.