Translation of "Fizik" in English

Fizik zordur.

Physics is hard.

Fizik öğretmeniydim.

I was a physics professor.

fizik kanunlarının aksine

unlike the laws of physics,

- Fizik, fenin bir dalıdır.
- Fizik, fenin bir branşıdır.

Physics is a branch of science.

- Onun biraz fizik bilgisi var.
- O biraz fizik biliyor.

She has little knowledge of physics.

çünkü fizik modellerden oluşur

because physics is all about patterns,

Fizik temel doğa bilimidir.

Physics is a fundamental natural science.

O, fizik alanında uzmanlaşıyor.

- He is doing physics.
- He is majoring in physics.

O Oxford'da fizik okudu.

- He read physics at Oxford.
- He studied physics at Oxford.

Fizik, matematikten daha zordur.

Physics is more difficult than mathematics.

Fizik öğrenmek kolay değildir.

Physics is not easy to learn.

Fizik beni hiç ilgilendirmiyor.

Physics doesn't interest me at all.

Fizik esas doğa bilimidir.

Physics is the basic physical science.

Saygın bir fizik profesörüdür.

He is a respected professor of physics.

Tom fizik alanında uzmanlaşıyor.

Tom is majoring in physics.

Fizik bir bilim dalıdır.

Physics is a branch of science.

Fizik benim zayıf dersim.

Physics is my weak subject.

Fizik okuma hakkında tutkuluyuz.

We are passionate about studying physics.

Fizik dünyasına hoş geldiniz.

Welcome to the world of physics.

Fizik ödevlerinde ara vermeniz gerekir,

Physics homework requires taking breaks,

Bir çok fizik kuramcısına göre

According to many physic theorists

Fizik benim en sevdiğim konudur.

Physics is my favorite subject.

Tüm yaşamını fizik çalışmalarına adadı.

She gave her entire life to the study of physics.

Derslere gitmezsem fizik öğretmenim umursamaz.

My physics teacher doesn't care if I skip classes.

Fizik hakkında çok bilgim yok.

I don't have much knowledge of physics.

O, üç fizik kanununu keşfetti.

He discovered the three laws of physics.

Onun biraz fizik bilgisi var.

She has little knowledge of physics.

Tom'un fizik tedavisine ihtiyacı olacak.

Tom will need physical therapy.

Ben matematik ve fizik öğretirim.

I teach mathematics and physics.

Öğretmen birçok fizik deneyleri gösterdi.

The teacher demonstrated many physics experiments.

Bütün dönem çok fizik çalışmadım.

I haven't studied physics much all semester.

Herhangi bir fizik kitabım yok.

I don't own any physical books.

Fizik hakkında hiçbir şey bilmiyorum.

- I know nothing about physics.
- I don't know anything about physics.

Tom'un fizik tedaviye ihtiyacı olabilir.

- Tom may need physical therapy.
- Tom might need physical therapy.

çünkü konu tamamen fizik kurallarından ibaret.

because it's purely the laws of physics at work.

Yani burada olan şey kesinlikle fizik--

So this is definitely physics happening here --

Birçok şey var -- bu kesinlikle fizik.

there's lots of things -- this is definitely physics.

Aşırıya gitmemek en iyi fizik kuralıdır.

Temperance is the best physic.

İranlı iki fizik profesörü suikaste uğradı.

Two Iranian professors of physics were assassinated.

Sınav matematik, fizik ve kimyayı içeriyordu.

The exam included mathematics, physics and chemistry.

Öğretmen pek çok fizik deneyleri gösterdi.

The teacher demonstrated many experiments in physics.

Atom bombası, 20. yüzyılın fizik ürünüdür.

The atomic bomb is the offspring of 20th century physics.

Matematik, fizik ve biyoloji dersleri veriyor.

She teaches lessons in math, physics, and biology.

İşte fizik altyapım da burada devreye girdi.

And actually that's where my physics background kicked into this story.

O fizik öğretmeni ama matematik de öğretebilir.

He's a teacher of physics, but can also teach math.

O, üniversitede fizik alanında uzmanlaşmaya karar verdi.

He decided to specialize in physics at college.

Üniversitede fizik dersini başaramadım ama kimyayı başardım.

In college, I fared ill with physics and well with chemistry.

Ben fizik öğretmenini anlayamıyorum. Hiçbir şey anlamadım!

I cannot understand the physics teacher. I am completely lost!

- Tom'un fiziği iyi.
- Tom fizik dersinde başarılıdır.

Tom does well in physics.

Fizik dersine daha fazla dikkat etmen gerekirdi.

- You should have paid more attention in physics class.
- You should've paid more attention in physics class.

70'li yıllarda Fizik alanında Nobel Ödülü aldı

And it won the Nobel Prize in physics in the 70s,

Benim fizik ödevimden daha farklı olmadığı ortaya çıktı.

are not that different from my physics homework.

Yepyeni bir fizik anlayışının ve evrendeki yerimizi algılamanın

may just be the key to a whole new understanding of physics

Her zamanki gibi, fizik öğretmeni, sınıfa geç kalmıştı.

As usual, the physics teacher was late for class.

John fizik problemine cevap bulmak için çaba harcadı.

John struggled to find out the answer to the physics problem.

Fizik ve matematiği seviyorum, biyoloji ve coğrafyayı sevmem.

I love physics and math, but not biology and geography.

Hangisini daha çok seversin, fizik mi yoksa kimya mı?

Which do you like better, physics or chemistry?

Mary ve kocası 1903 yılında Nobel Fizik Ödülü'nü aldılar.

Mary and her husband received the Nobel Prize in Physics in 1903.

Mr Yamada Fizik öğretmeni mi yoksa kimya öğretmeni mi?

Is Mr Yamada a physics or a chemistry teacher?

Doktor, hasta için tam bir fizik muayene talimatı verdi.

The doctor ordered a full physical examination for the patient.

Teorik fizik, Einstein için çocuk oyuncağıydı, ancak gelir vergisini bulamadı.

Theoretical physics was child's play to Einstein, but he couldn't figure out his income tax.

Dünya'nın güneş çevresindeki yörüngesindeki hareketi birçok karmaşık fizik yasasına uyar.

The orbiting of Earth around the Sun obeys to many complicated laws of physics.

Ya da gidip lise 1 fizik okusun öğrenir demiş Poyraz Ölmez

or Poyraz Ölmez, who said that he would go and learn high school physics 1

Einstein bir öğretmen olabilmek için matematik ve fizik okumaya karar verdi.

Einstein decided to study math and physics so he could become a teacher.

- Tom fizik olarak benden üstün.
- Tom fiziksel olarak benden daha iyi durumda.

- Tom is in better physical shape than I am.
- Tom is in better physical shape than me.

Hans Bethe 1967'de yıldızlarda enerji üretimi hakkındaki işi için fizik nobel ödülünü kazandı.

Hans Bethe won the 1967 Nobel Prize in Physics for his work concerning energy production in stars.

- Fizik öğretmeni her zamanki gibi derse geç kaldı.
- Fizikçi her zamanki gibi derse geç girdi.

The physics teacher was late to class, as usual.

Sagan'ın bilimsel merakı onu Chicago Üniversitesi'nden fizik, astronomi ve astrofizikte dört derece kazanmak için götürdü.

Sagan's scientific curiosity led him to earn four degrees in physics, astronomy and astrophysics from the University of Chicago.

Matematik, fizik ve astronomiye ilaveten Newton'un aynı zamanda simya, mistisizm ve teolojiye bir ilgisi vardı.

In addition to mathematics, physics and astronomy, Newton also had an interest in alchemy, mysticism and theology.

Tıp öğrenimi yapması için onun doktor babasının teşvikini reddettikten sonra Hawking onun yerine Matematik ve fizik üzerinde konsantre olmayı seçti.

Rejecting the urging of his physician father to study medicine, Hawking chose instead to concentrate on mathematics and physics.