Translation of "Yelek" in English

- Tom'un üstünde kurşungeçirmez yelek yok.
- Tom kurşungeçirmez yelek giymemiş.

Tom isn't wearing a bulletproof vest.

O bir yelek giydi.

She wore a vest.

Tom bir yelek giydi.

Tom wore a vest.

Tom kurşungeçirmez yelek giydi.

Tom wore a bulletproof vest.

Yelek giymek hoşuma gitmiyor.

I don't like wearing vests.

O ona bir yelek aldı.

She bought him a vest.

Tom kurşun geçirmez bir yelek giymişti.

Tom was wearing a bulletproof vest.

Tom'un üstünde kurşun geçirmez yelek yoktu.

Tom wasn't wearing a bulletproof vest.

Tom bir kurşun geçirmez yelek giyiyor.

Tom is wearing a bulletproof vest.

Polis memuru bir kurşun geçirmez yelek giydi.

The police officer wore a bulletproof vest.

Tom kurşungeçirmez bir yelek giymişti bu yüzden kurşun onu öldürmedi.

Tom was wearing a bulletproof vest, so the bullet didn't kill him.

Tom balık tutma yelek ve şapkasını giydi ve kapıya yöneldi.

Tom put on his fishing vest and hat and headed for the door.

Tom sadece güvenli olması için bir kurşun geçirmez yelek giydi.

Tom put on a bullet-proof vest, just to be safe.

Beni bir daha ziyaret etmek istersen, kurşun geçirmez yelek giymeni öneririm.

If you want to visit me again, I recommend you wear a bullet-proof vest.

Tom diğer polis memurları gibi kurşun geçirmez yelek giyseydi muhtemelen öldürülmezdi.

If Tom had been wearing a bullet-proof vest like the other police officers, he probably wouldn't have been killed.

Tom ceketini çıkardı, kurşun geçirmez yelek giydi ve sonra ceketini geri giydi.

Tom took off his jacket, put on a bullet-proof vest, and then put his jacket back on.

Tom diğer polis memurları gibi bir kurşun geçirmez yelek giyseydi muhtemelen ölmezdi.

If Tom had been wearing a bullet-proof vest like the other police officers, he probably wouldn't have died.

- Bugün alışveriş merkezinde yeni bir yelek satın aldım.
- Bugün alışveriş merkezinde yeni bir atlet satın aldım.

I bought some new wife-beaters at the mall today.