Translation of "Geçirmez" in English

Muşambalar su geçirmez.

Oilskins are waterproof.

- Bu pencere kurşun geçirmez.
- Bu cam kurşun geçirmez.

This window is bulletproof.

Bu konteynırlar hava geçirmez.

These containers are airtight.

Bu pencereler kurşun geçirmez.

These windows are bulletproof.

Başkanın arabası kurşun geçirmez.

The president's car is bulletproof.

Kurşun geçirmez yeleğin nerede?

Where's your bulletproof vest?

Bu palto yağmur geçirmez.

This coat is rainproof.

Bu saat su geçirmez.

This watch is waterproof.

Tom su geçirmez elbise giyiyor.

Tom is wearing a drysuit.

Bu kap tamamen su geçirmez.

This container is completely watertight.

Tom, kurşun geçirmez yeleğini çıkardı.

Tom took off his bullet-proof vest.

Bu su geçirmez bir saat.

This is a waterproof watch.

Çatı katı dayanıklı ve su geçirmez.

The rooftop is durable and watertight.

Tom bunu yapmayı aklından bile geçirmez.

Tom wouldn't even think about doing that.

Su geçirmez bir kıyafet giymeyi unutma.

Be sure to bring rain gear.

Tom kurşun geçirmez bir yelek giymişti.

Tom was wearing a bulletproof vest.

Tom'un üstünde kurşun geçirmez yelek yoktu.

Tom wasn't wearing a bulletproof vest.

Tom bir kurşun geçirmez yelek giyiyor.

Tom is wearing a bulletproof vest.

Tom, neredeyse çocuklarıyla hiç vakit geçirmez.

Tom hardly ever spends time with his children.

Pencereleriniz hava geçirmez değilse nem içeri sızar.

If your windows are not airtight, moisture will seep in.

Polis memuru bir kurşun geçirmez yelek giydi.

The police officer wore a bulletproof vest.

Kurşun geçirmez cam zaten birçok hayatı kurtardı.

Bulletproof glass has already saved many lives.

Tüm polis arabaları kurşun geçirmez cam ile donatılmış.

All the police cars were equipped with bulletproof glass.

RMS Titanik 16 tane su geçirmez bölmeye ayrıldı.

The R.M.S. Titanic was divided into 16 watertight compartments.

Konserveler hava geçirmez bir conta ile kavanozda saklanmalıdır.

Preserves must be stored in a jar with an airtight seal.

Tom bu kurşun geçirmez yeleği giymem için ısrar etti.

Tom insisted I put on this bulletproof vest.

- Bu, su geçirmez bir saat.
- Bu, suya dayanıklı bir saat.

- This is a waterproof watch.
- This is a waterproof clock.

Tom sadece güvenli olması için bir kurşun geçirmez yelek giydi.

Tom put on a bullet-proof vest, just to be safe.

Beni bir daha ziyaret etmek istersen, kurşun geçirmez yelek giymeni öneririm.

If you want to visit me again, I recommend you wear a bullet-proof vest.

Tom diğer polis memurları gibi kurşun geçirmez yelek giyseydi muhtemelen öldürülmezdi.

If Tom had been wearing a bullet-proof vest like the other police officers, he probably wouldn't have been killed.

Bodrumumuzu ses geçirmez hale getirdik ve onu bir kayıt stüdyosu olarak kullanıyoruz.

We soundproofed our basement and use it as a recording studio.

Tom ceketini çıkardı, kurşun geçirmez yelek giydi ve sonra ceketini geri giydi.

Tom took off his jacket, put on a bullet-proof vest, and then put his jacket back on.

Tom diğer polis memurları gibi bir kurşun geçirmez yelek giyseydi muhtemelen ölmezdi.

If Tom had been wearing a bullet-proof vest like the other police officers, he probably wouldn't have died.