Translation of "Yediği" in English

Tom'un yediği lezzetliydi.

What Tom ate was delicious.

Onun yediği gerçekten odur.

That's really what he ate.

Tom'un tek yediği muzdu.

All Tom ate was bananas.

Tom yediği hakkında seçicidir.

Tom is particular about what he eats.

O yediği kirpi balığından zehirlendi.

He was poisoned by the globefish he ate.

Tom yediği hakkında çok seçici.

Tom is very picky about what he eats.

Onun ne yediği umurumda değil.

I don't care what she eats.

Onun yediği tek şey şekerlemedir.

The only thing he eats is candy.

Tom'un yediği onun midesini bozdu.

What Tom ate gave him an upset stomach.

Tom'un yediği neredeyse onu öldürüyordu.

What Tom ate almost killed him.

Tom yediği tüm sebzeleri yetiştirir.

Tom grows all the vegetables he eats.

- Tom'un yediği sadece bir dilim ekmekti.
- Tom'un tek yediği bir dilimcik ekmekti.

All Tom ate was one slice of bread.

Babasının yediği kadar çok et yedi.

She ate just as much meat as her father.

O yumurta yediği zaman kurdeşen olur.

He gets hives when he eats eggs.

Tom'un yediği aynı şeyden yemek istiyorum.

I want to eat the same thing Tom is eating.

Tom yediği yemekler konusunda çok titizdir.

Tom is so meticulous about the food he eats.

Tom çok yemek yediği için hastalandı.

Tom got sick because he ate too much.

Tom ne yediği hakkında seçici değil.

Tom isn't picky about what he eats.

O, köpeğini yediği aynı şeyle besliyor.

She feeds her dog the same thing that she eats.

Tom ne yediği hakkında dikkatli olmalı.

Tom has to be careful about what he eats.

Tom'un yediği tek çeşnili dondurma vanilyadır.

- The only flavor ice cream that Tom eats is vanilla.
- The only flavor of ice cream that Tom eats is vanilla.

Burası Tom'un genellikle yemek yediği yer.

This is the place where Tom usually eats.

Gezileri sırasında yediği enfes yemeklerden bahsediyordu.

He was talking about the delicious food they had eaten on their trip.

O çok fazla yediği için hasta hissetti.

He fell ill because he ate too much.

Tom ne yediği ve içtiği hakkında dikkatlidir.

Tom is careful about what he eats and drinks.

Yaptığı kendi yediği boku kadere yüklemeye çalışmaktı.

What he did was like taking a crap by the stove and then blaming it on fate.

Tom neredeyse yediği her şeye tuz atar.

Tom puts salt on just about everything he eats.

O pizza yediği için kız kardeşine kızdı.

Eating a pizza, he annoyed his sister.

Tom sandviçini yediği için Mary'den özür diledi.

Tom apologized to Mary for eating her sandwich.

Doktor Tom'a yediği kırmızı et miktarını azaltmasını söyledi.

The doctor told Tom to lower the amount of red meat that he ate.

Tom yediği bir şeye alerjik bir reaksiyon yaşıyor.

Tom is having an allergic reaction to something he ate.

Tom'un akşam yemeği için yediği pahalıya mal olmadı.

What Tom ate for dinner didn't cost much.

Tom biraz bozulmuş sığır eti yediği için öldü.

Tom died because he had eaten some contaminated beef.

Tom yediği elmaya baktığında yarım solucan yediğini fark etti.

- When Tom looked down at the apple he was eating, he realized that he had eaten half a worm.
- When Tom looked down at the apple he was eating, he realized he had eaten half a worm.

Aslında kocam bizim düğün pastamızın birazını yediği için şaşırdım.

I was surprised because my husband actually ate some of our wedding cake.

Oğlumun yediği bir çeşit ve tek tatlı çikolatalı pastadır.

The one and only dessert my son eats is chocolate cake.

Tom o hafta yediği tüm yiyeceklerin bir listesini tuttu.

Tom kept a list of all the food he'd eaten that week.

Tom yaklaşık haftada üç kere yemek yediği restorana girdi.

Tom entered the restaurant where he eats about three times a week.

Sami, Leyla'nın yediği hamur işlerinden bazılarına bakteri enjekte etti.

Sami injected bacteria in some of the pastries Layla ate.

Bir kadının öğle yemeğini yediği için bir adamı bıçakladığını duydum.

I heard that a woman stabbed a man for eating her lunch.

Tom her gün konserve ton balığı yediği için civa zehirlenmesi oldu.

- Tom got mercury poisoning because he ate canned tuna every day.
- Tom got mercury poisoning from eating canned tuna every day.

Tom diyetteydi, bu yüzden tatlı için yediği tek şey bir çilekti.

Tom was on a diet, so all he ate for dessert was one strawberry.

Bazı insanların yerel hayvanat bahçesindeki bazı hayvanları öldürdüğü ve yediği bildirildi.

It's been reported that some men had killed and eaten some animals that were in the local zoo.

Tom lokantalarda yediği şeylere dikkat etmeli, çünkü birçok yiyeceğe alerjisi var.

Tom has to be careful about what he eats at restaurants because he's allergic to many foods.

- Yedikleri az daha onu öldürüyordu.
- Yediği şeyler az kalsın onu öldürecekti.

What she ate almost killed her.

- Tom'un hasta olmasının nedeni fazla yediği içindi.
- Tom'un hastalığı çok fazla yemekten sonuçlandı.
- Tom'un hastalığının nedeni fazla yemekti.
- Tom çok fazla yediği için hastalandı.

- The reason Tom got sick was because he overate.
- The reason that Tom got sick was because he overate.

Tarih, 126 Himalayalı köylüyü yediği kaydedilen 19'uncu yüzyılda yaşamış bir kaçaktan,

History talks of the “man-eating leopard of Rudraprayag," a rogue from the 19th century

Onun bu akşam yediği akşam yemeğinin o akşam yemeğine göre kalitesi düşük.

The dinner he ate this evening was inferior in quality to that dinner.

- Tom ne yediği konusunda çok dikkatlidir.
- Tom, ne yediğine çok dikkat eder.

Tom is very careful about what he eats.

Zehirli bir şey yediği için, onlar Tom'u midesini pompalatmak için hastaneye götürdüler.

They took Tom to the hospital to have his stomach pumped because he ate something poisonous.

Tom bazı gıda alerjileri var, bu nedenle o ne yediği konusunda dikkatli olmak zorunda.

Tom has some food allergies, so he has to be careful about what he eats.

- Tom kötü bir şey yaptığını biliyor.
- Tom yanlış bir şeyler yaptığını biliyor.
- Tom yediği herzenin farkında.

- Tom knows he's done something bad.
- Tom knows that he's done something bad.

Tom bir zamanlar ucuz bir restoranda yemek yedi ve gıda zehirlenmesi oldu, bu yüzden artık nerede yemek yediği hakkında çok dikkatli.

Tom once ate at a cheap restaurant and got food poisoning, so now he's very careful about where he eats.