Translation of "Yandığını" in English

0.002 sec.

Examples of using "Yandığını" in a sentence and their english translations:

Evinin yandığını buldu.

I found that his house was on fire.

Sanki yüzümün yandığını hissettim.

I felt as if my face were on fire.

Bu gözlerle, dağların yandığını göreceğim.

With these eyes, I shall see mountains burn.

Evinin yandığını gördüğü zaman, şuurunu kaybetti.

He lost his reason when he saw his house burn down.

Mary'ye evinin yandığını söyleyen kişi Tom'du.

Tom was the one who told Mary that her house had burned down.

Onlar Liisa'nın yazlık evinin yandığını söylüyorlar.

They say that Liisa's summer house burned down.

- Binanın yandığını gördüm.
- Binayı yanarken gördüm.

I saw the building burning.

Tom Mary'ye evinin yandığını söyleyen kişi değil.

Tom isn't the one who told Mary that her house had burned down.

- Arabayla geçerken ışıklarının açık olduğunu gördüm.
- Arabayla geçiyordum, lambalarının yandığını gördüm.

I was driving by and saw your lights on.

Odaya girmesiyle beraber, masanın üzerinde bir mum yandığını fark etmesi bir oldu. Mumun daha önce orada olmadığını hatırlıyordu.

Upon entering the room, he noticed that a candle burned on the desk. He remembered that the candle had not been there before.

Üç doktor odadan çıkar çıkmaz Peri, Pinokyo'nun yatağına doğru gitti ve alnına dokununca onun ateşler içinde yandığını gördü.

As soon as the three doctors had left the room, the Fairy went to Pinocchio's bed and, touching him on the forehead, noticed that he was burning with fever.