Translation of "Yıkarken" in English

0.004 sec.

Examples of using "Yıkarken" in a sentence and their english translations:

Bulaşık yıkarken buluyorum kendimi.

I find myself washing the dishes.

Onu araba yıkarken gördüm.

I saw him wash the car.

Ben bulaşıkları yıkarken, sakarım.

When I wash dishes, I am all thumbs.

Bulaşıkları yıkarken tırnağı kırıldı.

She broke her nail while washing the dishes.

Bulaşıkları yıkarken bir bardak kırdım.

I broke a glass when I did the dishes.

Tom bulaşıkları yıkarken bir şarkı söyledi.

Tom sang a song while he washed the dishes.

Sen bulaşıkları yıkarken ben yeri süpüreceğim.

I'll sweep the floor while you wash the dishes.

Mary ellerini yıkarken alyansı su borusuna kaçtı.

Mary's wedding ring was swept down the drain while she was washing her hands.

Sen giysileri yıkarken ben çek defterini dengeledim.

I balanced my checkbook while you were washing clothes.

Mary bulaşıkları yıkarken, Tom mutfak zeminini süpürdü.

Tom swept the kitchen floor while Mary washed the dishes.

Annem bulaşık yıkarken sık sık şarkı söyler.

My mother often sings when she's washing dishes.

Şarkı söylerken yüzümü yıkarken bir sabun köpüğü yuttum.

I swallowed a soap bubble when I was washing my face while singing.

Ancak çamaşır makinenize çamaşır yıkarken düşen mikrofiberleri yakalayan

But what you can do is add a filter to your washing machine that would catch microfibers

Tom'un bulaşıkları yıkarken kendi kendine şarkı mırıldandığını duydum.

I heard Tom humming to himself while he washed dishes.

Çamaşır yıkarken oğlunun pantolonunun arka cebinde bir prezervatif buldu.

While doing the wash she found a condom in the back pocket of her son's pants.

Çamaşır yıkarken bir sorunum yok ama giysileri katlamaktan nefret ediyorum.

I don't have a problem doing the laundry, but I hate folding the clothes.