Translation of "Köpeğe" in English

Köpeğe yaklaşmayın.

Don't go near the dog.

Köpeğe dikkat!

Beware of the dog!

Köpeğe bakacağım.

I will look after the dog.

Köpeğe bakmalısın.

- You must take care of the dog.
- You need to take care of the dog.

Köpeğe baktım.

I looked down at the dog.

- Lütfen köpeğe yaklaşma.
- Lütfen köpeğe yaklaşmayın.

Please do not go near the dog.

Köpeğe Skipper diyelim.

Let's call the dog Skipper.

Köpeğe kemik atma!

Don't throw bones to the dog!

Bu köpeğe bakmıyorlar.

They are not taking care of this dog.

Köpeğe taş atmayın.

Don't throw stones at the dog.

Tom köpeğe baktı.

Tom looked down at the dog.

Zavallı köpeğe acıdım.

I felt for the poor dog.

Köpeğe tekme atma.

- Don't kick the dog!
- Don't kick the dog.

Artıkları köpeğe verin.

Give the scraps to the dog.

Köpeğe ne oldu?

What happened to the dog?

Köpeğe bakman gerekiyor.

You need to take care of the dog.

O köpeğe yaklaşma.

Don't get near that dog.

Köpeğe yemek vermedim.

I didn't feed the dog.

Köpeğe tekme attım.

I kicked the dog.

O köpeğe bak.

Look at that dog.

Köpeğe kalmasını söyledim.

I told the dog to stay.

Köpeğe oturmasını emrettim.

I ordered the dog to sit.

Köpeğe oturmasını emrettik.

We ordered the dog to sit.

Tom köpeğe vurdu.

Tom beat the dog.

Köpeğe yiyecek vermeyin.

Don't feed the dog.

Köpeğe kemik verdi.

- He gave the dog a bone.
- She gave a bone to the dog.

Köpeğe taş attı.

He threw a rock at the dog.

- Köpeği beslemeyin.
- Köpeğe yiyecek vermeyin.
- Köpeğe yiyecek verme.

Don't feed the dog.

- Şu büyük köpeğe bak.
- Şu koca köpeğe bakın.

Look at that big dog.

- Tehlikeli köpeğe dikkat et.
- Tehlikeli köpeğe dikkat edin.

Beware of the dangerous dog.

- Köpeğe ailemiz "Spot" der.
- Köpeğe ailemizce "Spot" denir.

The dog is called "Spot" by the family.

- Biz onun köpeğe bakmasına izin verdik.
- Köpeğe bakmasına izin veriyoruz.
- Köpeğe bakmasına izin veririz.

We let him keep the dog.

Bir kamyon köpeğe çarptı.

A truck hit the dog.

Bizim köpeğe kim bakacak?

- Who is going to look after our dog?
- Who's going to look after our dog?

Onlar köpeğe bakıyorlar mı?

Do they take care of the dog?

Köpeğe Shiro adını koydular.

They named the dog Shiro.

Onlar köpeğe Rocky dediler.

They called the dog Rocky.

Köpeğe Tim adını verdik.

We named the dog Tim.

Onlar o köpeğe bakmazlar.

They don't take care of that dog.

Sen dışardayken köpeğe bakacağım.

I'll take care of the dog while you are out.

Havlayan bir köpeğe rastladım.

I met a barking dog.

Köpeğe biraz et verir.

- He gives some meat to the dog.
- He gives the dog some meat.

Lütfen köpeğe banyo yaptır.

Please give the dog a bath.

Köpeğe White adını verdik.

We named the dog White.

Köpeğe biraz et ver.

- He gives some meat to the dog.
- Give some meat to the dog.

Tom köpeğe oturmasını emretti.

Tom ordered the dog to sit.

O, köpeğe et verir.

He gives meat to the dog.

Tom homurdayan köpeğe yaklaştı.

Tom approached the growling dog.

Köpeğe dışarı izin vermeyin.

Don't let the dog out.

Mary köpeğe kalmasını söyledi.

Mary told the dog to stay.

Biz köpeğe kalmasını söyledik.

We told the dog to stay.

O, köpeğe oturmasını emretti.

She ordered the dog to sit.

Mary köpeğe oturmasını emretti.

Mary ordered the dog to sit.

Onlar köpeğe oturmasını emretti.

They ordered the dog to sit.

Bizim köpeğe Johnny denir.

Our dog is called Johnny.

Bu köpeğe kim bakıyor?

Who looks after this dog?

Tom köpeğe kalmasını söyledi.

- Tom ordered the dog to sit.
- Tom told the dog to stay.

Köpeğe bir taş atmayın.

Don't throw a stone at the dog.

Ona köpeğe yaklaşmamasını söyle.

Tell her not to get near the dog.

Vahşi köpeğe dikkat edin!

Look out for the wild dog!

Köpeğe biraz su ver.

Give the dog some water.

Köpeğe mama vermeyi unutma.

Don't forget to feed the dog.

Sen uzaktayken köpeğe kim baktı?

Who took care of the dog while you were away?

Ben yarına kadar köpeğe bakacağım.

I'll take care of the dog till tomorrow.

O, köpeğe bir taş attı.

He threw a stone at a dog.

O, köpeğe bir kemik verdi.

He gave the dog a bone.

Köpeğe bir parça et fırlattı.

He threw a piece of meat to a dog.

Çocuk köpeğe bir taş attı.

- The child threw a stone at the dog.
- The boy threw a stone at the dog.

Köpeğe iki parça et verdim.

I gave the dog two pieces of meat.

Hiç arabanla köpeğe çarptın mı?

Have you ever knocked down a dog with your car?

Biz köpeğe Pochi adını verdik.

We named the dog Pochi.

Tom bastonu ile köpeğe vurdu.

Tom whacked the dog with his cane.

Bu köpeğe yabancılara havlaması öğretilir.

This dog is taught to bark at strangers.

Köpeğe oturmasını emrettin, değil mi?

You ordered the dog to sit, didn't you?

Bir kedi ve köpeğe bakıyorum.

I keep a cat and a dog.

Köpeğe bir parça et verdi.

He gave the dog a piece of meat.

Onlar köpeğe Shiro adını verdiler.

They called the dog Shiro.

Biz uzaktayken köpeğe kim bakacak?

Who will take care of the dog while we are away?

Bir çocuk köpeğe taşlar fırlatıyordu.

A boy was throwing stones at the dog.

O köpeğe biraz et verir.

- He gives some meat to the dog.
- He gives the dog some meat.

Tom köpeğe bir taş attı.

Tom threw a rock at the dog.

Onlar köpeğe Cookie adını verdi.

They named the dog Cookie.

Neden köpeğe Cookie ismini vermiyoruz?

Why don't we name the dog Cookie?

- O, köpeğin oturmasını emretti.
- Köpeğe otur komutu verdi.
- Köpeğe oturması komutunu verdi.

He ordered the dog to sit.

O çocuk köpeğe bir taş fırlattı.

That child threw a stone at the dog.

Köpeğe aile tarafından "Spot" adı verilir.

The dog is called Spot by the family.

Bir köpeğe ve bir kediye sahibiz.

We own a dog and a cat.

O, büyük bir köpeğe taş attı.

He threw a stone at the big dog.

Ben uzaktayken kız kardeşim köpeğe baktı.

My sister took care of the dog while I was away.

Köpeğe bir kemik verdim. Havlamasını durdurdu.

I gave the dog a bone. That stopped its barking.

Ben bir kediye ve köpeğe bakıyorum.

- I take care of a cat and a dog.
- I keep a cat and a dog.
- I look after a cat and a dog.

O siyah köpeğe neden yardım ettin?

Why did you help that black dog?

Bu sabah köpeğe mama verdin mi?

Did you feed the dog this morning?

Sen uzakta iken köpeğe kim baktı?

Who cared for the dog when you were away?

Tom köpeğe bir parça et verdi.

Tom gave the dog a piece of meat.