Translation of "Uyarı" in English

0.011 sec.

Examples of using "Uyarı" in a sentence and their english translations:

Uyarı için teşekkürler.

Thanks for the heads-up.

Hiçbir uyarı yoktu.

There was no warning.

Uyarı, müstehcenlik yok.

Warning, no obscenity.

Önceden uyarı yoktu.

There was no advance warning.

Bu son uyarı.

This is the last warning.

- Uyarı için teşekkürler.
- Uyarı için size teşekkür ederim.

Thank you for the warning.

- Tom'a bir uyarı verilmesi gerekiyor.
- Tom'a bir uyarı verilmeli.

Tom needs to be given a warning.

Işte hepinize bir uyarı.

here as a warning to all of you.

Erken uyarı borusu ötüyor.

They sound the early warning.

Bizi uyarı olmadan geldi.

He came without warning us.

Bu bir uyarı olsun.

Let that be a warning.

Bu bir uyarı olmalı.

It must be a warning.

Bu muhtemelen bir uyarı.

It's probably a warning.

Sanırım bu bir uyarı.

- I think it is a warning.
- I think it's a warning.

Uyarı ateşi açıldı mı?

Were warning shots fired?

Uyarı çok geç geldi.

The warning came too late.

Tom'a bir uyarı verildi.

Tom has been given a warning.

Tom bir uyarı almalıydı.

- Tom should've gotten a warning.
- Tom should have gotten a warning.

Tom uyarı parmağını kaldırdı.

Tom held up a warning finger.

Herhangi bir uyarı almadık.

We didn't have any warning.

Sami'ye bir uyarı verildi.

Sami was given a warning.

Uyarı sinyalleri her yerdeydi, kesinlikle

The warning lights were on, absolutely,

Bir uyarı. Civarda tehlike var.

A warning. There is danger about.

O bir uyarı ile indi.

He got off with a warning.

O, kitapta birkaç uyarı yaptı.

He made a few remarks on the book.

Tom'un tıbbi uyarı künyesi var.

Tom has a medical bracelet.

Bunun bir uyarı olduğunu düşünüyorum.

- I think it is a warning.
- I think it's a warning.

O sadece bir uyarı atışıydı.

That was just a warning shot.

Küçük bir uyarı güzel olurdu.

- A little warning would've been nice.
- A little warning would have been nice.

Sağlık Bakanlığı bir uyarı yayımlamaktadır.

The Department of Health is issuing a warning.

Tom bir uyarı atışı yaptı.

Tom fired a warning shot.

Tom uyarı işaretlerine dikkat edemedi.

Tom failed to heed warning signs.

E-postada bir uyarı geldi.

A notice came in the mail.

Tom bir uyarı ile ayrıldı.

Tom got off with a warning.

Sami Layla'ya bir uyarı verdi.

Sami gave Layla a warning.

Polis havaya uyarı ateşi açtı.

The police officer fired a warning shot into the air.

- Uyarı: desteklenmeyen karakterler '_' karakterini kullanarak gösterilir.
- Uyarı: desteklenmeyen karakterler '_' karakteri kullanarak gösterilir.

Warning: unsupported characters are displayed using the '_' character.

Uyarı levhaları ve kötü davranışlar vardır.

we have warning signs and bad behaviors now.

Sıradan bir uyarı birine zarar verebilir.

A casual remark can hurt someone.

Uyarı, önünüzdeki adam raporlu bir deli!

Warning, the guy in front of you is a certified nutter!

Parktaki uyarı " çimlerden uzak durun " diyordu.

The notice in the park said, "Keep off the grass."

Polis memuru bir uyarı atışı yaptı.

The police officer fired a warning shot.

Bunu bir uyarı olarak düşün, Tom.

Consider this a warning, Tom.

Ben uyarı için size teşekkür ederim.

I thank you for the warning.

Diğer öğrencilere uyarı olsun diye o cezalandırıldı.

He was punished as a warning to other students.

O fiyat değişikliği konusunda bir uyarı koydu.

He put up a notice about the change in price.

Onun geldiğine dair herhangi bir uyarı almadım.

I haven't received any notice that she's coming.

Onlara bir uyarı vermeksizin insanların maaşlarını kesemeyiz.

We can't just cut people's salaries without giving them some warning.

Uyarı: Şili İspanyolcası herhangi başka yerde garip gelebilir.

Warning: Chilean Spanish may sound weird in any other place.

Tom nişan aldı ve bir uyarı atışı yaptı.

Tom took aim and fired a warning shot.

Tom ve diğerlerinin ihtiyacı olan tüm uyarı bu.

That's all the warning Tom and the others need.

Bunun olabileceğine dair herhangi bir uyarı aldınız mı?

Did you have any warning that this could happen?

Dan Linda'ya "O bir uyarı mıydı?" diye sordu.

"Was that a warning?" Dan asked Linda.

Bunu ciddiye almamız gerektiğini gösteren bir uyarı bu.

This is a warning that we must take seriously.

Ona bir uyarı verdim, o buna hiç dikkat etmedi.

I gave him a warning, to which he paid no attention.

Rüya Tom'u sarstı. O bunu ilahi bir uyarı olarak aldı.

The dream rattled Tom. He took it as a divine warning.

Oyuncu, top toplayıcı çocuğa hakaret ettiği için hakemden uyarı aldı.

The player was issued a warning for cussing out a ball boy.

Çok kısa bir uyarı veya açıklama akıllı bir kişi için yeterlidir.

A very brief warning or explanation is enough for an intelligent person.

Tom ateş etmeden önce Mary'ye bir uyarı daha vermesi gerektiğini söyledi.

Tom said that he needed to give Mary one more warning before he could fire her.

- Uyarısız kovuldu.
- Haber verilmeden kovuldu.
- Uyarı yapılmadan işten çıkarıldı.
- Uyarılmadan görevden alındı.

He was dismissed without notice.