Translation of "Takmayı" in English

- Saat takmayı severim.
- Saat takmayı seviyorum.

I like to wear a watch.

Kravatını takmayı unuttun.

You forgot to put on your tie.

Kravat takmayı severim.

I like to wear ties.

O şapkasını takmayı sürdürdü.

He kept his hat on.

Bir kravat takmayı unutma.

Don't forget to wear a tie.

Bir kemer takmayı unuttum.

I forgot to wear a belt.

Şapka takmayı sever misin?

Do you like to wear hats?

Şapka takmayı neden seviyorsun?

Why do you like wearing hats?

Mary saçına çiçekler takmayı sever.

Mary likes to wear flowers in her hair.

Tom anahtarı kontağa takmayı denedi.

Tom tried to put the key in the ignition.

Siyah bir kravat takmayı planlıyorum.

I plan to wear a black tie.

Uzak-yakın lenslerimi takmayı seviyorum.

I love wearing my progressives.

- Dün gece telefonumu şarja takmayı unuttum.
- Geçen gece telefonumu şarja takmayı unuttum.

I forgot to put my phone on the charger last night.

Dışarıda hava soğuk, bu yüzden şapka takmayı unutma.

It's cold outside, so don't forget to wear a hat.

Onun fişini çekmeyi ve onu tekrar takmayı denediniz mi?

Have you tried unplugging it and plugging it back in?

- Sami'nin kızı başını açtı.
- Sami'nin kızı başörtüsü takmayı bıraktı.

Sami's daughter stopped wearing the hijab.

- Leyla Selime'ye başörtüsü takmayı öğretti.
- Leyla Selime'ye nasıl başörtüsü bağlanacağını öğretti.

Layla taught Salima how to wear her Muslim headscarf.

- Leyla Selime'ye başörtüsü takmayı gösterdi.
- Leyla Selime'ye nasıl başörtüsü bağlanacağını gösterdi.

Layla showed Salima how to wear her Muslim headscarf.

- Gazete okurken gözlük takma alışkanlığı var.
- Gazete okurken gözlük takmayı prensip edinmiştir.

He makes it a rule to wear glasses when he reads a newspaper.