Translation of "Saatlerdir" in English

- O saatlerdir yürümekteydi.
- Saatlerdir yürüyordu.

He had been walking for hours.

Saatlerdir çalışmıştı.

It had worked for hours.

Saatlerdir buradayım.

I've been here for hours.

Saatlerdir bekliyorum.

I've been waiting for hours.

Saatlerdir arıyorum.

- I've been calling for hours.
- I've been calling you for hours.

Saatlerdir bekliyoruz.

We’ve been waiting for hours.

Saatlerdir çabalıyorduk.

We were trying for hours.

- Saatlerdir seni bekliyorum.
- Saatlerdir sizi bekliyordum.

I've been waiting for you for hours.

Saatlerdir göstermeni bekliyoruz.

- We've been waiting for hours for you to show up.
- We've been waiting for hours for you to show up!

Tom saatlerdir ayakta.

Tom has been up for hours.

Tom saatlerdir burada.

Tom has been here for hours.

Tom saatlerdir orada.

Tom has been in there for hours.

Saatlerdir hazırım ben.

I've been ready for hours.

Saatlerdir seni arıyorum.

I've been calling you for hours.

Saatlerdir gelmeni bekliyoruz.

We have been waiting for hours for you to arrive.

Saatlerdir burada bekliyoruz.

We have been waiting here for hours.

O, saatlerdir araba sürüyor.

He has been driving for hours.

O nerede? Saatlerdir arıyorum.

Where is it? I've been searching for hours.

Biz saatlerdir burada bulunuyoruz.

We've been at this for hours.

Tom muhtemelen saatlerdir bekliyor.

Tom has probably been waiting for hours.

Biz saatlerdir tekneyi bekliyorduk.

We were waiting for the boat for many hours.

Saatlerdir size ulaşmaya çalışıyoruz.

We've been trying to reach you for hours.

Saatlerdir sana ulaşmaya çalışıyordum.

I've been trying to reach you for hours.

Tom uzun saatlerdir çalışıyor.

Tom has been working long hours.

Bu sorunu saatlerdir çözmeye çalışıyordum.

I've been trying to solve this problem for hours.

Saatlerdir bekliyoruz ama o gelmedi.

We've been waiting for hours, but he hasn't come.

Tom ve Mary saatlerdir konuşuyorlar.

Tom and Mary have been talking for hours.

Tom saatlerdir nehir kenarında oturuyor.

Tom has been sitting on the riverbank for hours.

Bunun hakkında saatlerdir konuşuyoruz. Bırakabilir miyiz?

We've been talking about this for hours. Can we just drop it?

Tom saatlerdir yürüyordu ve yorulmaya başlıyordu.

Tom had been walking for hours and was beginning to get tired.

Saatlerdir bir şey yazmaya çalışıyorum ama aklıma bir şey gelmiyor.

I've been trying to write something for hours, but nothing comes to my mind.