Translation of "Saçlarını" in English

0.019 sec.

Examples of using "Saçlarını" in a sentence and their english translations:

Saçlarını boyadılar.

They dyed their hair.

Saçlarını sal biraz.

Let your hair down a little.

Tom saçlarını boyar.

Tom dyes his hair.

Senin saçlarını keseyim!

Let me cut your hair!

O saçlarını açar.

She wears her hair loose.

Leyla saçlarını yapıyordu.

Layla was doing her hair.

Leyla saçlarını tarıyordu.

Layla was combing her hair.

Onun saçlarını kesin.

Cut off her hair.

Tom saçlarını boyadı.

Tom dyed his hair.

- İşçiler saçlarını kısa kestirmeli.
- İşçiler, saçlarını kısa kestirmiş olmalılar.

Workers must have their hair cut short.

O, saçlarını bukleleli tutar.

She keeps her hair in curls.

- Saçını yıkamalısın.
- Saçlarını yıkamalısın.

You should wash your hair.

Onların saçlarını tıraş etmem.

- I do not cut their hair.
- I don't cut their hair.

O, saçlarını sarıya boyadı.

She dyed her hair blonde.

Dedem saçlarını hiç boyamadı.

My grandfather never dyed his hair.

O, parmaklarıyla saçlarını taradı.

She combed her hair with her fingers.

Mary yıllardır saçlarını boyuyor.

Mary has been dyeing her hair for years.

Niye insanlar saçlarını boyarlar?

Why do people dye their hair?

Dan saçlarını bile yıkamadı.

Dan didn't even wash his hair.

Tom kızının saçlarını fırçaladı.

Tom brushed his daughter's hair.

Sami saçlarını sarıya boyadı.

Sami dyed his hair blond.

Tom saçlarını arkaya tarar.

Tom wears his hair slicked back.

Tom genellikle saçlarını taramıyor.

- Tom doesn't usually comb his hair.
- Tom usually doesn't comb his hair.

- Saçını yıkıyor.
- Saçlarını yıkıyor.

He's washing his hair.

Saçlarını bir havluyla kuruladı.

She dried her hair with a towel.

Her gün saçlarını yıkarlar.

They wash their hair every day.

Mary saçlarını tararken aynaya baktı.

Mary looked into the mirror while she was brushing her hair.

Ben hiç onların saçlarını kesmedim.

I've never cut their hair.

O, saçlarını omuzlarının üzerine itti.

She pushed her hair over her shoulders.

Tom saçlarını açık kırmızıya boyadı.

Tom dyed his hair bright red.

Yüzünü yıka ve saçlarını tara.

Wash your face and comb your hair.

Tom kemoterapi yüzünden saçlarını kaybetti.

Tom lost his hair because of the chemotherapy.

Ne zaman saçlarını boyamaya başladın?

When did you start dyeing your hair?

Tom saçlarını soğuk suyla yıkadı.

Tom washed his hair with cold water.

Mary saçlarını sarıya boyamayı tercih eder.

Mary prefers to dye her hair blonde.

Tom asla kendi çocuklarının saçlarını kesmedi.

Tom has never cut his own children's hair.

Erkek arkadaşım saçlarını mora boyatmak istiyor.

My boyfriend wants to dye his hair purple.

O bir havlu ile saçlarını ovuşturdu.

She rubbed her hair with a towel.

- Tom saçını tarıyor.
- Tom saçlarını tarıyor.

Tom is combing his hair.

- Mary saçını yıkamadı.
- Mary saçlarını yıkamadı.

Mary didn't wash her hair.

Sanırım Tom ve Mary saçlarını boyuyorlar.

I think Tom and Mary dye their hair.

Artık saçlarını kesmenin zamanı geldi de geçiyor.

It's high time you had a haircut.

O çocuklarına saçlarını uzatmaları için izin veriyor.

She authorizes her children to grow their hair long.

Mary'yi, aynanın önünde oturup saçlarını fırçalarken gördüm.

I saw Mary sitting in front of a mirror brushing her hair.

Birçok kanser hastası kemoterapiden dolayı saçlarını kaybeder.

Many cancer patients lose their hair because of the chemotherapy.

Birçok kanser hastaları kemoterapiden dolayı saçlarını kaybederler.

Many cancer patients lose their hair because of chemotherapy.

Mary saçlarını düzleştirmek için bir ütü kullandı.

Mary used a flat iron to straighten her hair.

Leyla saçlarını uzatmak için bir kuaföre gitti.

Layla went to a hair salon to get extensions in her hair.

Sami onun saçlarını keserek Leyla'yı küçük düşürdü.

Sami humiliated Layla by cutting her hair.

Hem Tom hem de Mary saçlarını boyadılar.

- Both Tom and Mary have dyed their hair.
- Tom and Mary have both dyed their hair.

Tom, saçlarını Mary'nin yıkadığı kadar sık yıkamaz.

Tom doesn't wash his hair as often as Mary washes hers.

İnsanlar artık erkeklerin saçlarını uzatmalarına acayip olarak bakmıyorlar.

People no longer consider it strange for men to let their hair grow long.

Mary saçlarını fırçaladı ve bir at kuyruğu yaptı.

Mary brushed her hair and put it in a ponytail.

- Tom, Mary'nin saçını çekti.
- Tom, Mary'nin saçlarını çekti.

Tom pulled Mary's hair.

Tablo, aynanın önünde saçlarını tarayan genç bir kadını gösteriyor.

The painting shows a young woman combing her hair before a mirror.

Kayalığa oturmuş saçlarını tararken çok güzel bir şarkı söylüyordu.

While she sat on the cliff and combed her hair, she sang a wonderfully beautiful song.

- Saçını yaptırmak için kuaföre gitti.
- Saçlarını yaptırmak için kuaföre gitti.

She went to the hairdresser's to have her hair done.

- Tom, saçını bir havluyla kuruladı.
- Tom, saçlarını bir havluyla kuruladı.

Tom dried his hair with a towel.

- Tom geçen yaz kafasını kazıttı.
- Tom geçen yaz saçlarını sıfıra vurdu.

Tom shaved his head last summer.

- Saçını en son ne zaman kestirdin?
- Saçlarını en son ne zaman kestirdin?

When was the last time you got your hair cut?

Güzel genç kız kayanın tepesine oturdu ve güneşte altın rengi saçlarını taradı.

The beautiful maiden sat on the top of the rock and combed her golden hair in the sunshine.

- Tom saçını siyaha boyamak istediğini söyledi.
- Tom saçlarını siyaha boyamak istediğini söyledi.

- Tom said he wanted to dye his hair black.
- Tom said that he wanted to dye his hair black.

O bütün uzun güzel kahverengi saçlarını kesti ve bir oğlanın kıyafetlerini giydi.

She cut off all her beautiful long brown hair and dressed herself in boy's clothes.

- Tom, Mary'nin saçını farklı bir renge boyamış olduğunu fark etmedi bile.
- Tom, Mary'nin saçlarını farklı bir renge boyamış olduğunu fark etmedi bile.

Tom didn't even notice Mary had dyed her hair a different color.

Cadı, Rapunzel'in saçlarını sol eline iki kez doladı, diğer eline aldığı makasla o güzelim örgüleri teker teker kesti, hepsi kesik halde yerde öylece duruyordu.

The enchantress clutched Rapunzel's beautiful tresses, wrapped them twice round her left hand, seized a pair of scissors with the right, and snip, snap, they were cut off, and the lovely braids lay on the ground.