Translation of "Sınıfın" in English

Sınıfın şaklabanı.

He's the class clown.

Sınıfın sorumluluğunu üstlenecek.

He will take charge of the class.

Sınıfın önüne gel.

Come to the front of the classroom.

Yeni sınıfın nasıl?

How is your new class?

Sınıfın önünde duruyordu.

She was standing in the front of the classroom.

O bizim sınıfın sorumlusudur.

He is in charge of our class.

Okulda sınıfın zirvesinde kaldı.

He remained at the top of the class at school.

Tom sınıfın kontrolünü kaybetti.

Tom has lost control of the class.

Öğretmen sınıfın önünde durdu.

The teacher stood before the class.

Onlar orta sınıfın üyeleriydi

They were members of the middle class.

Bunu sınıfın önünde yapmalıyım.

I have to do this before class.

O sınıfın alt kısmındaydı.

He was at the bottom of the class.

Hiç sınıfın yok mu?

Don't you ever have class?

Tom sınıfın en komiğiydi.

Tom was the class clown.

Tom sınıfın gerisinde kalıyordu.

Tom couldn't keep up with his class.

Tom sınıfın arkasında oturdu.

Tom sat in the back of the classroom.

Sami sınıfın dışında oturuyordu.

Sami was sitting outside of the classroom.

Genelde sınıfın arkasında oturur.

He usually sits in the back of the classroom.

Aynı zamanda sınıfın içinde dolaşırdı

and walk around the whole class at the same time,

Bay Brown bizim sınıfın sorumlusu.

Mr Brown is in charge of our class.

O öğretmen üçüncü sınıfın sorumlusu.

That teacher is in charge of the third-year class.

Bizim sınıfın geri kalanı nerede?

Where's the rest of our class?

Tom sınıfın çok gerisinde oturuyor.

Tom is sitting in the very back of the classroom.

O her zaman sınıfın zirvesindedir.

He is always at the top of the class.

Bayan Sato benim sınıfın sorumlusudur.

Miss Sato is in charge of my class.

Sınıfın arkasındaki birkaç öğrenci uyuyorlardı.

Several students in the back of the classroom were sleeping.

Tom sınıfın genel seviyesinin altındadır.

Tom is below the general level of the class.

Bu sınıfın yaş ortalaması nedir?

What is the average age of this class?

Sınıfın yarısı kahve içtiklerini söylüyor.

Half the class say that they drink coffee.

Tom genellikle sınıfın arkasında oturur.

Tom usually sits in the back of the classroom.

Ben hep sınıfın arkasında otururum.

I always sit in the back of the classroom.

Genellikle sınıfın arkasında oturmaya çalışırım.

I usually try to sit in the back of the classroom.

Sınıfın arkasında oturmayı tercih ederim.

I prefer to sit in the back of the classroom.

Bu sınıfın içine hiç girmedim.

I've never been inside this classroom.

- O, sınıfında en uzundur.
- Sınıfın en uzunu o.
- Sınıfın en uzun boylusu.

He is the tallest in his class.

Okulda o her zaman sınıfın zirvesindedir.

At school he was always at the top of his class.

- O, sınıfın başındadır.
- O, sınıf lideridir.

He is at the head of the class.

Açık farkla sınıfın en akıllı öğrencisidir.

He is by far the cleverest student in the class.

O her zaman sınıfın başkanı olmuştur.

He has always been at the head of the class.

Yeni bir öğretmen sınıfın önünde durdu.

A new teacher stood before the class.

Tom sınıfın arkasında oturdu, sıkılmış görünüyordu.

Tom sat in the back of the classroom, looking bored.

O her zaman sınıfın en kötüsüdür.

She's always the worst in the class.

Sınıfın geri kalanıyla arayı kapatmaya çalışıyorum.

I'm trying to catch up with the rest of the class.

Tom sınıfın geri kalanına ayak uyduramadı.

Tom couldn't keep up with the rest of the class.

Sınıfın arkasındaki birkaç öğrenci sessizce güldüler.

Several students in the back of the classroom laughed quietly.

Tom sınıfın geri kalanına kendini tanıttı.

Tom introduced himself to the rest of the class.

Bu çocuk sınıfın geri kalanını geçti.

This boy surpasses the rest of the class.

Sınıfın geri kalanına güçlükle ayak uydurabiliyorum.

I can barely keep up with the rest of the class.

Tom her zaman sınıfın arkasında oturur.

Tom always sits in the back of the classroom.

Öğretmen ödevimi sınıfın önünde okumamı istedi.

The teacher asked me to read my paper in front of the class.

Tom yavaşça sınıfın geri kalanına yetişiyor.

Tom is slowly catching up with the rest of the class.

O sınıfın kısa süre içerisinde yaptıklarını yapabilecek,

If there is another primary school class in the world that could do

Yeni bir öğretmen bu sınıfın sorumluluğunu üslenecek.

A new teacher's going to take charge of this class.

Tom kapının yanındaki sınıfın arkasında oturmayı seviyor.

Tom likes to sit in the back of the classroom next to the door.

Mary sınıfın alt seviyesindeydi. Şimdi üst seviyesinde.

Mary was at the bottom of the class. Now she's at the top.

Öğretmen sınıfın etrafına baktı ve konuşmaya başladı.

The teacher looked around the classroom and started to talk.

Birinci sınıfın tüm hizmetlerini ve avantajlarını keşfedin.

Discover all the services and advantages of first class.

Tom Mary'ye, genellikle sınıfın arkasına oturduğunu söyledi.

Tom told Mary he usually sat in the back of the classroom.

O sınıfın öğretmeni sonradan Müslüman olmuş biri.

The teacher of that class was a Muslim convert.

Onun bütün fikirleri ve duyguları o sınıfın içinde.

All his thoughts and feelings are in this classroom.

Üçüncü dünya yoksulluğundan konforlu bir orta sınıfın varlığına

Now since I've personally traveled this journey

O, sınıfın geri kalanına ayak uydurmayı zor buluyor.

He finds it difficult to keep up with the rest of the class.

O sınıfın geri kalanına yetişmek için çok çalıştı.

He worked hard to catch up with the rest of the class.

Bay Brown geçen yıl bu sınıfın sorumluluğunu yüklendi.

- Mr Brown took charge of this class last year.
- Mr. Brown took charge of this class last year.

Tom'un sınıfın geri kalanına ayak uydurmada sorunu var.

Tom has trouble keeping up with the rest of the class.

Sınıfın arkasındaki birkaç öğrenci, cep telefonundan mesaj atıyorlardı.

Several students in the back of the classroom were texting.

Sınıfın tavanına adını yazmasaydı hiç kimse Tom'u hatırlamazdı.

- No one would've remembered Tom if he hadn't painted his name on the ceiling of the classroom.
- No one would have remembered Tom if he hadn't painted his name on the ceiling of the classroom.

Genel olarak konuşulursa, bu sınıfın öğrencileri çok iyi.

Generally speaking, the students of this class are very good.

Tom sınıfın geri kalanına ayak uydurmayı zor buluyor.

Tom finds it difficult to keep up with the rest of the class.

Tom şimdiye kadar sınıfın en hızlı koşucusu oldu.

Tom has been the fastest runner in the class so far.

O gün küçük kız tüm sınıfın ne olursa olsun

And there was a powerful lesson that day

Okul orası işte, sınıfın içine ben niye kitaplık yapmayayım?

Well, it is a school, why wouldn't I build a library in the classroom?

Orta sınıfın işlerini açtırmak için onlara çeşitli sübvansiyonlar verdi.

Gives subsidies to handymen to open their businesses and encourages the middle class

O gider ve sınıfın dışında oturur ama gülmeyi durduramaz.

He goes and sits outside the class but he can't stop laughing.

Tom sınıfın geriye kalanına ayak uydurmak için sorun yaşıyor.

Tom is having trouble keeping up with the rest of the class.

Tom sınıfın geri kalanına yetişmek için elinden geleni yaptı.

Tom did his best to catch up with the rest of the class.

- Bizim sınıfın 41 öğrencisi var.
- Sınıfımızda kırk bir öğrenci var.

Our class has 41 students.

- Tom sınıfın en kötü öğrencisiydi.
- Tom sınıftaki en kötü öğrenciydi.

Tom was the worst student in the class.

Lütfen ara sınav belgesini sınıfın ilk gününe kadar yanınızda getirin.

Please bring your intermediate examination certificate with you to the first day of class.

- Sınıfın en çalışkan öğrencisi o.
- Sınıftaki en gayretli öğrenci o.

He is the most diligent student in class.

Tom'un hala sınıfın geri kalanıyla birlikte mezun olabilme şansının olduğunu mu söylüyorsun?

- Are you saying there's still a chance Tom will graduate with the rest of his class?
- Are you saying there's still a chance that Tom will graduate with the rest of his class?

Öğretmenime bir aşk mektubu yazdım ve o bunu bütün sınıfın önünde okudu.

I wrote my teacher a love letter and he read it in front of the whole class.

Tom'un kötü gözleri var bu yüzden o her zaman sınıfın çok önüne oturur.

Tom has bad eyes, so he always sits in the very front of the classroom.

Tom'un sürekli tartışması onun sınıf arkadaşlarından bazılarını kızdırmaktadır. Fakat, sınıfın çoğu onu görmezden gelmeyi henüz öğrendi.

Tom's constant arguing irritates some of his classmates. However, most of the class has just learned to ignore him.