Translation of "Sıkıldım" in English

0.010 sec.

Examples of using "Sıkıldım" in a sentence and their english translations:

Sıkıldım.

I got bored.

- Çok sıkıldım.
- Ölesiye sıkıldım.

I was bored to death.

- Zaten sıkıldım.
- Çoktan sıkıldım.

I'm already bored.

Tom, sıkıldım.

Tom, I'm bored.

Çok sıkıldım.

I'm so bored.

Boston'dan sıkıldım.

I'm bored with Boston.

Hayatımdan sıkıldım.

I'm bored with my life.

Ondan sıkıldım.

- I'm sick of this.
- I'm bored with that.

Çabucak sıkıldım.

I got bored quickly.

Çok sıkıldım

I was very bored.

Burada sıkıldım.

I'm bored here.

Yalnızca biraz sıkıldım.

I'm just a little bored.

Yalnızca azıcık sıkıldım.

I'm just a little bored.

- Sıkıldım.
- Canım sıkılıyor.

- I'm bored.
- I get bored.
- I am bored.
- I got bored.

Ben de sıkıldım.

I'm bored, too.

Şu anda sıkıldım.

I'm bored right now.

Ben bundan sıkıldım.

I've had enough of this.

Sıkıldım. Televizyon izleyeceğim

I'm bored. I'll watch TV.

Sıkıldım ve ayrıldım.

I got bored and left.

Onun bitmeyen masallarından sıkıldım.

He bored me with his endless tales.

Şu anda çok sıkıldım.

I'm so bored right now.

Onun konuşmasından dolayı sıkıldım.

I was bored with his speech.

Onun uzun konuşmasından sıkıldım.

I got bored with his long talk.

Sıkıldım ve erken ayrıldım.

I got bored and left early.

Sıkılacağımı sanmıyordum ama sıkıldım.

I didn't think I would be bored, but I was.

Sıkıldım, bu nedenle ayrıldım.

I was bored, so I left.

Şu an fena sıkıldım.

I'm pretty bored right now.

Bu kadar batılı olmaktan sıkıldım

I’m tired of being so Western, having

Sıkıldım ve ne yapacağımı bilmiyorum.

I'm bored and don't know what to do.

Haydi, benimle oyna, çok sıkıldım!

Come on, play with me, I'm so bored!

Sıkıldım bu yüzden kasabayı dolaştım.

I was bored, so I wandered around town.

Sıkıldım, bu yüzden uyuya kaldım.

I was bored, so I fell asleep.

Ben sıkıldım ve uykuya daldım.

I was bored and I fell asleep.

Filmi daha önce gördüğüm için sıkıldım.

I was bored because I had seen the movie before.

Tom, sıkıldım. Eğlenceli bir şeyler yapalım.

Tom, I'm bored. Let's do something fun.

O kadar sıkıldım ki çığlık atabilirim.

I'm so bored I could scream.

Bugün alışveriş merkezine gittik. Çok sıkıldım.

Today we went to the shopping mall. I was very bored.

Tom'u beklemekten sıkıldım, bu nedenle ayrıldım.

I got tired of waiting for Tom, so I left.

- Tom'un mazeretlerinden bıktım.
- Tom'un bahanelerinden sıkıldım.

I'm sick of Tom's excuses.

Sıkıldım ve bu yüzden şehrin etrafında gezindim.

I got bored, that's why I wandered around the city.

Ne kadar çok konuştuysa, o kadar çok sıkıldım.

The more she talked, the more bored I got.

"Sıkıldım!" "Öyleyse yapacak bir şey bul! Seni eğlendirmek için burada değilim."

"I'm bored!" "Then find something to do! I'm not here to entertain you."