Translation of "Parasız" in English

0.075 sec.

Examples of using "Parasız" in a sentence and their english translations:

Parasız kaldı.

She ran out of money.

O parasız değil.

She is not without money.

İnsan parasız yaşayamaz.

- One can't survive without money.
- One cannot survive without money.

Tom beş parasız.

Tom is shirtless.

Onu parasız alabilirsiniz.

You may get it free of charge.

Parasız hayatta kalamazsın.

You can't survive without money.

Ben parasız yapamam.

I cannot do without any money.

Şirketimiz beş parasız.

Our company is broke.

Beş parasız değilsin.

You're not penniless.

Onu parasız aldım.

I got it for free.

- Parasız kaldım.
- Sıkıntıdayım.

I'm in a jam.

Tom parasız değil.

Tom isn't penniless.

Beş parasız şirketinden ayrılmıştı

He left his broke company

Ben parasız ders veremem.

I cannot teach for free.

O, beş parasız değil.

She's not penniless.

Tom her zaman parasız.

Tom is always out of money.

Dan Linda'yı parasız bıraktı.

Dan left Linda with no money.

Parasız dünyayı düşünebiliyor musunuz?

Can you imagine the world without money?

Tom oldukça beş parasız.

Tom was pretty bad off.

Tom parasız ve evsizdi.

Tom is broke and homeless.

Tom beş parasız olabilir.

Tom could be broke.

Tom bana parasız görünmüyordu.

Tom didn't look broke to me.

Tom beş parasız öldü.

Tom died penniless.

Sorun onun beş parasız olmasıdır.

The problem is that he is penniless.

O, bu biletleri parasız aldı.

- Tom got these tickets for nothing.
- Tom got these tickets for free.

Parasız bir dünya düşünebilir misiniz?

Can you imagine the world without money?

Beş parasız olduğumu herkes biliyor.

- Everyone knows I'm broke.
- Everyone knows that I'm broke.

Burada su almak parasız değil.

It's not free to get water here.

Tom bana beş parasız görünmüyor.

Tom doesn't look broke to me.

Kimse parasız olmayı asla istemez.

Nobody ever wants to be without money.

Bugünlerde herkes parasız gibi görünüyor.

Everyone seems to be short of money these days.

Tom çok parasız olduğunu söyledi.

Tom said that he was very broke.

Tom beş parasız, değil mi?

Tom is broke, isn't he?

Neden oturmuyorsun? Bu yer parasız.

Why don't you sit down? The place is free.

İşteki başarısızlığı onu beş parasız bıraktı.

His failure in business left him penniless.

Tom'un beş parasız olduğunu düşünüyor musun?

Do you think Tom is broke?

- Mekan parasız değil.
- Mekan serbest değil.

The place isn't free.

Tom neredeyse beş parasız, değil mi?

Tom is almost broke, isn't he?

O, bana beş parasız kaldığını söyledi.

She told me she was broke.

- Yazılım seks gibidir: parasız olunca daha iyidir.
- Yazılım seks gibidir: parasız olduğunda daha iyidir.

Software is like sex: it's better when it's free.

Bazı insanlar varlıklı ve diğerleri beş parasız.

Some people are well off and others are badly off.

Ne kadar beş parasız olduğunu fark etmedim.

I didn't realize how bad off you were.

Yazılım seks gibidir: parasız olunca daha iyidir.

Software is like sex: it's better when it's free.

Tom Mary'nin beş parasız olduğunu düşündüğünü söyledi.

- Tom said he thought Mary was broke.
- Tom said that he thought Mary was broke.
- Tom said that he thought that Mary was broke.

Onun işi başarısız olduğunda, o beş parasız kaldı.

When his business failed, he was left penniless.

- Ben para olmadan dışarı çıktım.
- Parasız dışarı çıktım.

I went out without money.

Tom'un gerçekten beş parasız olup olmadığını merak ediyorum.

- I wonder whether Tom is really broke.
- I wonder if Tom is really broke.

Tom bana Mary!nin beş parasız olduğunu söyledi.

- Tom told me Mary was broke.
- Tom told me that Mary was broke.

Bu ülkeyi parasız bırakan, beceriksizce bir operasyondu ve ekonomiye

This was a botched operation which left the country moneyless, creating significant damage

- Tom ve Mary ayrı.
- Tom ve Mary beş parasız.

Tom and Mary are broke.

- Onu bedava yaptım.
- Onu parasız yaptım.
- Onu ücretsiz yaptım.

I did that for free.

Hangisi daha kötüdür: parasız aşk mı yoksa aşksız para mı?

What is worse: Love without money or money without love?

Irak'ın Amerikan istilası ülkeyi harap, parçalanmış ve beş parasız bıraktı.

The American invasion of Iraq left the country devastated, fragmented and broke.

- Tom'un paraları çabucak suyunu çekti.
- Tom kısa sürede parasız kaldı.

Tom quickly ran out of money.

Sanırım sonunda Tom parasız kalacak ve eve geri gitmek zorunda kalacak.

I imagine that Tom will eventually run out of money and have to go back home.

Er ya da geç, iflaslar başımızın üzerinde asılı ve biz hepimiz dilenciler gibi parasız öleceğiz.

Sooner or later, bankruptcy hangs over our heads and we will all die penniless like beggars.

- Onu Tom için ücretsiz yaptım.
- Onu Tom için parasız yaptım.
- Onu Tom için para almadan yaptım.
- Bunu Tom için ücretsiz yaptım.

I did that for Tom for free.

Yeni davranış kurallarını ihlâl etmekten yakalanan gençler seyahat özgürlüğü haklarını kaybedecekler, ve bu hakkı geri almak için parasız toplum işini tamamlamak zorunda kalacaklar.

Youths who are caught violating the new rules on behaviour will lose their right to free travel, and will have to complete unpaid community work to earn it back.