Translation of "Organik" in English

0.010 sec.

Examples of using "Organik" in a sentence and their english translations:

Organik gıda daha sağlıklıdır.

Organic food is healthier.

Sadece organik ürünler alırım.

I buy only organic products.

Organik gübre kullanıyor musun?

Do you compost?

Nasıl organik gübre yaparsın?

How do you make compost?

Sadece organik gıdalar yer.

He only eats organic food.

Bu çözelti organik bileşenlerle karışır

This solution mixes with organic compounds

(SG) Alexa, organik yiyecekler al.

(SG) Alexa, buy organic foods.

Arkadaşım sadece organik yemek yiyor.

My friend only eats organic food.

Organik tavuk gübresi, azotça zengindir.

Organic chicken manure is high in nitrogen.

Organik gıda genellikle daha pahalıdır.

Organic food is usually more expensive.

Amonyum karbonat, organik bir bileşiktir.

Ammonium carbonate is an organic compound.

Salisilik asit, bir organik bileşiktir.

Salicylic acid is an organic compound.

Organik gıdanın tadı daha iyidir.

Organic food tastes better.

Tom sadece organik gıda yer.

Tom only eats organic food.

- Tom sadece organik gıda yediğini söylüyor.
- Tom diyor ki sadece organik gıda yiyormuş.

- Tom says that he only eats organic food.
- Tom says he only eats organic food.

. Organik maddenin oksijensiz ortamlarda ayrışmasından kaynaklanır

carbon dioxide. It results from the decomposition of organic matter in

Yerel süpermarketin organik bir bölümü var.

The local supermarket has an organic section.

Bu bakkal sadece organik gıda satıyor.

This grocery store only sells organic food.

Organik gübre kullanmak çevreye yardımcı olur.

Composting helps the environment.

Organik madde büyük moleküller tarafından oluşturulmaktadır.

Organic matter is formed by large molecules.

Organik gıda yemek paraya değer mi?

Is eating organic food worth the money?

Organik gıda yemek maliyetine değer mi?

- Is eating organic food worth the money?
- Is eating organic food worth what it costs?

Yumurta kabuklarını organik çöp tenekesine atın.

Throw the egg shells in the organic rubbish bin.

Yıldızlar arası toz bulutlarında karmaşık organik moleküller,

complex organic molecules in interstellar dust clouds,

O asıl branş olarak organik kimya okuyor.

She majors in organic chemistry.

Tom ve Mary evde organik gübre yaparlar.

Tom and Mary make compost at home.

Organik sebzeler güvenli ve lezzetli oldukları için popülerdir.

Organic vegetables are popular because they're safe and tasty.

Tom ve Mary küçük bir organik çiftliğe sahip.

Tom and Mary own a small organic farm.

Tom ve Mary'nin küçük bir organik çiftliği var.

Tom and Mary have a small organic farm.

Organik tarım kimyasallar olmadan bir bitkileri (tahıllar, baklagiller, meyve) yetiştirme yöntemidir.

Organic agriculture is a method of growing plants (grains, legumes, fruit) without chemicals.

Tom yeni bir organik şarap açtı ve internette onun hakkında iğneli bir eleştiri yazdı.

Tom opened a new organic wine and wrote a scathing review about it online.