Translation of "Markete" in English

- Ben markete gittim.
- Markete gittim.

I went to the market.

- Sen markete gidersin.
- Markete gidersiniz.

You go to the market.

Markete gidiyorum.

I'm going to the store.

Markete gittim.

- I went to the market.
- I have gone to the market.

Markete gideceğim.

I will go to the market.

Markete git!

Go to the market!

Markete gitmedim.

I didn't go to the market.

Şimdi markete gidiyorum.

Now I go to the market.

Asya markete gittik.

We went to the Asian supermarket.

Tom markete gitmeyecek.

Tom won't go to the market.

Tom markete gitmedi.

Tom didn't go to the market.

Tom markete gitmemişti.

Tom hadn't gone to the market.

Biz markete gideriz.

We go to the market.

Tom markete gitmiyor.

Tom isn't going to the market.

Ben markete giderim.

I go to the market.

Tom markete gitmez.

Tom doesn't go to the market.

Markete gittim geldim.

I went to the supermarket.

Leyla markete girdi.

Layla went inside the convenience store.

Tom markete girdi.

Tom went inside the convenience store.

John markete gidiyor.

John goes to the market.

- Markete gitmedim.
- Ben markete gitmedim.
- Ben pazara gitmedim.

I didn't go to the market.

- Dün markete gittin mi?
- Dün markete gittiniz mi?

Did you go to the market yesterday?

Bir markete yakın yaşıyorum.

I live close to a convenience store.

Tom şimdi markete gitmiyor.

Now Tom isn't going to the market.

Biz sadece markete gideceğiz.

We will just go to the market.

Caddenin karşısındaki markete gideceğim.

I'll go to the grocery store across the street.

Tom Mary'yi markete götürdü.

Tom drove Mary to the grocery store.

Sami yerel markete gitti.

Sami went to the local grocery store.

- Süper markete gittim.
- Süpermarkete gittim.

I went to the supermarket.

Genellikle cuma günü markete giderim.

I usually go to market on Friday.

Anne her gün markete gidiyor.

Mother goes to market every day.

Eve geldikten sonra markete gittim.

I went to market after he came home.

Tom ne zaman markete gitti?

When did Tom go to the market?

Tom markete süt almaya gitti.

Tom went to the convenience store to get some milk.

Tom markete genellikle bisikletle gidiyor.

Tom often goes to the supermarket by bicycle.

Ekini biçtik ve markete satmaya gittik.

We harvest the crop and go to sell it to the market.

Kasabada markete gidiyorum. Gelmek ister misin?

I'm going to the market in town. Do you want to come?

Markete gidip bir paket pirinç aldım.

I went to the supermarket and bought a bag a rice.

O, taze sebze almak için markete gitti.

She went to the market to buy fresh vegetables.

Büyükanne, ailesine yiyecek almak için markete gitti.

Grandma went to the market to buy food for the family.

Eve giderken bana süper markete uğramamı hatırlat.

Remind me to stop by the supermarket on the way home.

Onlar büyük bir markete uyuşturucu satarak para kazandı.

They made money by selling drugs into the huge market.

Büyükanne bütün aileye yiyecek almak için markete gitti.

Grandma walked to the market to buy food for the whole family.

Şeftali yerine çikolata satın almak için markete gittim.

I went into the supermarket to buy chocolate rather than peaches.

Ya Tom, Mary, ya da onlardan hiçbiri markete gitmez.

Either Tom, Mary, or neither of them goes to the market.

Domates mahsülünün en iyilerini seçelim ve onları markete götürelim.

Let's choose the best of the tomato crop and take them to the market.

Tom yiyecek bir şey almak için yakındaki bir markete gitti.

Tom went to a nearby convenience store to buy something to eat.

Annem bir şeyler satın almak için her gün markete gider.

My mother goes to the market every day to buy things.

Lütfen super markete gider misin ve biraz ekmek alır mısın?

Would you please go to the supermarket and buy some bread?

Ya Tom ya da Mary markete gidecek, fakat ikisi değil.

Either Tom or Mary go to the market, but not both.

- Tom şu anda markete mi gidiyor?
- Tom şu anda alışverişe mi gidiyor?

Is Tom going to the market right now?

- Bugün mağazaya gitmem gerekmiyor.
- Bugün markete gitmem gerekmiyor.
- Bugün dükkana gitmem gerekmiyor.

I don't need to go to the store today.

- Yanni süpermarkete yarım saatlik mesafede oturuyor.
- Yanni markete yarım saat uzaklıkta oturuyor.

Yanni lives half an hour from the supermarket.

Bir hırsız geçen ay bir markete girdi fakat polisin onu dün yakaladığını duydum.

A burglar broke into the convenience store last month, but I heard the police caught him yesterday.

Bu geceki parti için ihtiyacımız olan her şeyi satın almak için üç kez markete gittim.

It took me three trips to the supermarket to buy everything we needed for tonight's party.