Translation of "Kazanması" in English

0.011 sec.

Examples of using "Kazanması" in a sentence and their english translations:

Şampiyonluğu kazanması muhtemeldir.

He is likely to win the championship.

Onların kazanması bekleniyordu.

They expected to win.

Tom'un kazanması gerekiyor.

Tom needs to win.

Tom'un kazanması bekleniyor.

Tom is expected to win.

Ekibimizin kazanması muhtemel.

Our team is likely to win.

Tom'un kazanması zordu.

- It was hard for Tom to win.
- It was difficult for Tom to win.

Tom'un kazanması kolaydı.

It was easy for Tom to win.

Tom'un kazanması beklenmiyordu.

Tom wasn't expected to win.

Tom'un kazanması beklenmiyor.

Tom isn't expected to win.

Tom'un kazanması gerekiyordu.

Tom was supposed to win.

Oyunu kazanması tamamen şanstı.

It was pure chance that he won the game.

Ken'in takımının kazanması muhtemeldir.

Ken's team is likely to win.

Tom'un vakit kazanması gerekiyor.

Tom needs to buy time.

Tom'un kazanması zor olacak.

- It'll be hard for Tom to win.
- It'll be difficult for Tom to win.

Tom'un kazanması oldukça mümkün.

It's quite possible Tom will win.

Tom'un kazanması kolay olurdu.

It would be easy for Tom to win.

Tom'un dün kazanması gerekiyordu.

Tom was supposed to win yesterday.

Onun yarışmayı kazanması gerektiği doğaldı.

It was natural that he should win the contest.

Tom'un gücünü yeniden kazanması gerekiyor.

Tom needs to regain his strength.

Tom'un kazanması prk olası değil.

Tom is very unlikely to win.

Tom, Mary'nin kazanması gerektiğini söyledi.

Tom said that Mary should win.

Tom Mary'nin kazanması gerektiğini söylüyor.

Tom says Mary ought to win.

Tom, Mary'nin kazanması gerektiğini söylüyor.

Tom says Mary should win.

Muhtemelen Tom'un kazanması zor olacak.

It's probably going to be tough for Tom to win.

Muhtemelen Tom'un kazanması kolay olacak.

It's probably going to be easy for Tom to win.

Tom'un biraz para kazanması gerekiyor.

Tom needs to make some money.

Tom'un bu yarışı kazanması gerekir, sanırım.

Tom should win this race, I think.

Tom'un kazanması muhtemel değil, değil mi?

Tom isn't likely to win, is he?

Beyzbol takımının bir sonraki oyunu kazanması kesindir.

The baseball team is certain to win the next game.

Tom'un kazanması durumunda ne olacağı konusunda endişeliyim.

I'm worried about what'll happen if Tom wins.

Seçimi kazanması için hiçbir şansının olmadığını sezinlediler.

They felt he had no chance to win the election.

Grant'ın çok para kazanması asla mümkün olmamıştı.

Grant had never been able to make much money.

Tom Mary'nin yarışı kazanması hakkındaki övünmelerinden bıkıyordu.

Tom was getting tired of hearing Mary bragging about winning the race.

Bizim takımın kazanması ya da kazanmaması umurumda değil.

I don't care if our team wins or not.

Bizim takımın kazanması ya da kaybetmesi umurumda değil.

I do not care if our team wins or loses.

- Onun seçimi kazanması için herhangi bir olasılık var mı?
- Onun seçimi kazanması için herhangi bir ihtimal var mı?

Is there any possibility that he'll win the election?

- Takımımızın kazanması pek olası değil.
- Takımımızın kazanma şansı zayıf.

- It's unlikely that our team will win.
- Our team isn't likely to win.
- It's unlikely our team will win.
- Our team is unlikely to win.
- The probability of our team winning is low.

- Tom'un kazanmasına şaşırdım.
- Tom'un kazanması benim için sürpriz oldu.

- I'm surprised Tom won.
- I'm surprised that Tom won.

- Onun bu oyunu kazanması muhtemeldir.
- O, muhtemelen bu oyunu kazanır.

He is likely to win this game.

Tom'un büyük ailesini desteklemek için yeterli para kazanması kolay değildi.

It hasn't been easy for Tom to earn enough money to support his large family.

Tonlama herkesin bildiği gibi yabancı dilin kazanması zor bir parçasıdır.

Intonation is a notoriously difficult part of a foreign language to acquire.

- Tom'un yarışı kazanması tamamen şans eseriydi.
- Tom yarışı balına kazandı.

- It was pure chance Tom won the race.
- It was pure chance that Tom won the race.