Translation of "Karartıcı" in English

0.003 sec.

Examples of using "Karartıcı" in a sentence and their english translations:

Burası iç karartıcı.

It's depressing in here.

Çok iç karartıcı.

It's so depressing.

Bu iç karartıcı.

This is depressing.

Bu çok iç karartıcı.

- This is so depressing.
- This is so sad.
- It's too depressing.
- That's so depressing.

O iç karartıcı görünüyor.

That sounds depressing.

O biraz iç karartıcı.

- That's kind of sad.
- That is kind of sad.

Bu hava iç karartıcı.

This weather is depressing.

Bu film iç karartıcı.

This movie is depressing.

Ekonomik durum çok iç karartıcı.

The economic situation is very bleak.

Çok iç karartıcı bir gün.

It's a very gloomy day.

O iç karartıcı bir düşüncedir.

- That is a depressing thought.
- That's a depressing thought.

Bu iç karartıcı bir yer.

This is a depressing place.

Çok iç karartıcı bir ihtimal.

- It is a depressing prospect.
- It's a depressing prospect.

Sanırım hiç arkadaş olmaması iç karartıcı.

I think it's sad to have no friends.

O çok iç karartıcı bir düşünce.

That's a very depressing thought.

- Ben bundan daha iç karartıcı bir şey düşünemiyorum.
- Bundan daha iç karartıcı bir şey düşünemiyorum.

I can't think of anything more depressing than that.

Şimdiye kadar, oldukça iç karartıcı, değil mi?

So far, so depressing, right?

Eskiden ölüm ilanlarının iç karartıcı olduğunu düşünürdum.

I used to think obituaries were depressing.

Benimki gibi bir hayat yaşamak manasız ve iç karartıcı.

Living the kind of life that I live is senseless and depressing.