Translation of "Karışmak" in English

0.004 sec.

Examples of using "Karışmak" in a sentence and their english translations:

Karışmak istemedim.

I didn't want to interfere.

O, karışmak istemedi.

She didn't want to get involved.

Ben karışmak istemiyorum.

I don't want to be involved.

İşine karışmak istemedik.

We didn't want to get in your way.

Sana karışmak istemedim.

- I didn't mean to interrupt.
- I didn't mean to interrupt you.

Kafası karışmak kolaydır.

It's easy to get confused.

Tom karışmak istemiyordu.

Tom didn't want to get involved.

Kavgaya karışmak istemediler.

They did not want to get involved in the fighting.

Ben karışmak istemedim.

I didn't mean to meddle.

Onlar münakaşaya karışmak istemediler.

They did not wish to become embroiled in the dispute.

Buna neden karışmak isteyeyim?

Why would I want to have anything to do with this?

O işe karışmak istemiyorum.

I don't want to get involved in that business.

Fadıl işe karışmak istemedi.

Fadil didn't want to get involved.

Tom karışmak zorunda değildi.

Tom didn't have to get involved.

Sami buna karışmak istemedi.

Sami didn't want to be involved in that.

O tür bir şeye karışmak istemem.

I don't want to get involved in that sort of thing.

Benim senin işlerine karışmak gibi bir niyetim yok.

I don't have any intention of meddling into your affairs.

Tom kavgaya karışmak istemiyordu, fakat başka seçeneği yoktu.

Tom didn't want to get involved in the fight, but he had no choice.

- Müdahale etmem gerektiğini hissettim.
- Karışmak zorunda olduğumu hissettim.

I felt I had to intervene.

- Gerçekten buna dahil olmak istemiyorum.
- Gerçekten buna karışmak istemiyorum.

- I really don't want to get into this.
- I really don't want to get into it.

Korkarım sizi hayal kırıklığına uğratmak zorunda kalacağım. Konuşmanıza karışmak istemiyorum.

I'm afraid I'll have to disappoint you. I don't want to be involved in your conversation.