Translation of "Kaptanı" in English

Kaptanı alın

Get the captain.

O, takımın kaptanı.

He's the captain of a team.

Geminin kaptanı yiyor.

The captain of the ship is eating.

- Onu takım kaptanı seçtik.
- Takımın kaptanı olarak onu seçtik.

We elected him captain of the team.

O, futbol takımının kaptanı.

He is captain of the football team.

O, takımın kaptanı seçildi.

He was elected captain of the team.

O, takımın kaptanı yapıldı.

He was made captain of the team.

Takımın kaptanı seçilmemesi üzücü.

It is regrettable that he was not elected captain of the team.

Tom'u takımın kaptanı seçtik.

We elected Tom captain of the team.

John'ı takımlarının kaptanı seçtiler.

They elected John captain of their team.

George bizim takımın kaptanı.

George is captain of our team.

Bu geminin kaptanı kim?

Who's the captain of this ship?

Bu geminin kaptanı nerede?

Where is the captain of this ship?

Takım kaptanı olmanı istiyoruz.

We want you to be the team captain.

Henry'yi ekibimizin kaptanı seçtik.

We chose Henry captain of our team.

Taro'yu takımlarının kaptanı seçtiler.

They elected Taro captain of their team.

Onu takımımızın kaptanı seçtik.

We elected her captain of our team.

Dikkat! Zeplin kaptanı konuşuyor!

Attention! The captain of the airship is speaking!

Onu takımın kaptanı yaptılar.

They made him captain of the team.

Tom, futbol takımının kaptanı.

Tom is captain of the football team.

Tom takım kaptanı seçildi.

Tom has been named team captain.

Futbol takımının kaptanı o.

He's the captain of the football team.

Onu takımın kaptanı yaptık.

We made her the captain of the team.

Biz Jeffrey'yi takımımızın kaptanı seçtik.

We elected Jeffrey captain of our team.

Geminizin kaptanı hala Tom mu?

Is Tom still the captain of your ship?

Ben yeni takımın kaptanı değilim.

I am not the captain of the new team.

Takımımızın kaptanı olarak Henry'yi seçtik.

- We chose Henry captain of our team.
- We chose Henry to be the captain of our team.

O, takımımızın kaptanı olmaya layıktır.

He is worthy to be captain of our team.

Onlar John'u takımın kaptanı seçti.

They elected John the captain of the team.

Onlar John'ı takımın kaptanı yaptılar.

They made John the captain of the team.

Biz Tom'u takımın kaptanı yaptık.

We made Tom the captain of the team.

Tom'un ekibimizin kaptanı olması gerek.

Tom should be the captain of our team.

Tom basketbol takımının kaptanı değildi.

Tom wasn't the captain of basketball team.

Bu basketbol takımının kaptanı o.

He is the captain of this basketball team.

Tom basketbol takımının kaptanı değil.

Tom isn't the captain of the basketball team.

O iyi bir takım kaptanı olacak.

He will make a good team captain.

John'u takım kaptanı olması için seçtiler.

- They chose John to be the captain of the team.
- They chose John as the captain of the team.

Geminin kaptanı rota değiştirmeye karar verdi.

The captain of the ship decided to change course.

Antrenör Tom'u takımın kaptanı olarak görevlendirdi.

The coach named Tom the captain of the team.

Biz Jim'i bizim beyzbol takımının kaptanı seçtik.

We elected Jim captain of our baseball team.

Tom'un bizim takımımızın kaptanı olması gerektiğini sanmıyorum.

- I don't think Tom should be the captain of our team.
- I don't think that Tom should be the captain of our team.

Tom Mary'ye güreş takımının kaptanı olduğunu söyledi.

Tom told Mary that he was the captain of the wrestling team.

- Bu geminin kaptanı benim.
- Ben bu geminin kaptanıyım.

I'm the captain of this ship.

Kaptanı görmeye gitti ama onunla konuşmasına izin verilmedi.

He went to see the captain, but he wasn't allowed to speak to him.

Tom, Mary'ye kendisinin güreş takımının kaptanı olmadığını söyledi.

Tom told Mary that he wasn't the captain of the wrestling team.

Geminin kaptanı telsiz operatörüne imdat sinyali göndermesini emretti.

The ship's captain ordered the radio operator to send a distress signal.

- Tom'u takım kaptanı seçtik.
- Takımımıza Tom'u kaptan seçtik.

We elected Tom captain of our team.

- Onu takım kaptanı yaptık.
- Onu takıma kaptan yaptık.

We made him the captain of the team.

Babası büyük bir geminin kaptanı olan bir arkadaşım var.

I have a friend whose father is the captain of a big ship.