Translation of "Kaldırmak" in English

0.008 sec.

Examples of using "Kaldırmak" in a sentence and their english translations:

Hobim ağırlık kaldırmak.

My hobby is weight lifting.

Kadeh kaldırmak istiyorum.

I'd like to propose a toast.

Bu ambalajı kaldırmak zordur.

This packaging is hard to remove.

Tom dövmesini kaldırmak istedi.

Tom wanted to get his tattoo removed.

Beyler, kadeh kaldırmak istiyorum.

Gentlemen, I'd like to propose a toast.

Hileyi ortadan kaldırmak zor.

It's difficult to eliminate cheating.

Onu kaldırmak için yeterince güçlüdür.

He's strong enough to lift that.

Yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırmak istiyorum.

I want to set the record straight.

Cumhuriyetçiler Obamacare'i yürürlükten kaldırmak istiyor.

The Republicans want to repeal Obamacare.

Sami, tanıkları ortadan kaldırmak istiyordu.

Sami wanted to eliminate the witnesses.

Ekonomilerini tehdit eden, sübvansiyonların çoğunluğunu kaldırmak

All told, they also want to eliminate most of the subsidies that are threatening their

Toplantıda konuşmak isterseniz elinizi kaldırmak zorundasınız.

You have to raise your hand if you want to speak at the meeting.

Kutuyu kaldırmak için bütün gücüyle çabaladı.

He tried with all his might to lift the box.

Tom kendini kaldırmak için çok cılız.

Tom is too weak to lift himself.

Bu taş kaldırmak için çok ağır.

This stone is too heavy to lift.

Bu masa kaldırmak için çok ağırdı.

This desk was too heavy to lift.

Tom onu kaldırmak için yeterince güçlü.

Tom is strong enough to lift that.

Arabayı kriko ile kaldırmak zorunda kalacaksın.

You'll have to jack up the car.

Tom yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırmak istedi.

Tom wanted to set the record straight.

Onlar buzdolabını kaldırmak için bana yardım ettiler.

They gave me a hand to lift the fridge.

Bilgisayara ulaşabilmek için paneli kaldırmak zorunda kaldım.

I had to remove the panel in order to access the computer.

Tom onu kaldırmak için yeterince güçlü değil.

Tom isn't strong enough to lift that.

Uzayın faydalarını sınırlayan engelleri ortadan kaldırmak için çalışıyoruz.

We are working to tear down these barriers that limit the benefits of space.

Yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırmak için bir fırsat istiyorum.

I'd like a chance to set the record straight.

Kara mayınlarını yerine koymak ucuzdur ama kaldırmak pahalıdır.

Landmines are cheap to put in place, but expensive to remove.

Bush diğer ülkeleri ortadan kaldırmak için askeri birlikleri göndermedi.

Bush didn't send troops to annihilate other countries.

Hükümet cehaleti ortadan kaldırmak için ortak çabalar sarf etmiştir.

The government has made joint efforts to eradicate illiteracy.

Ülkede sıtmayı ortadan kaldırmak için toplu bir çaba gereklidir.

A concerted effort is required to eradicate malaria in the country.

Onlar özgürlüklerini korumak istemiyorlar. Onlar onları ortadan kaldırmak istiyorlar.

They don't want to protect your freedoms. They want to take them away.

- Eğer tanrı gerkçekten var olsaydı, onu ortadan kaldırmak gerekli olabilirdi.
- Eğer Tanrı gerçekten var olmuş olsaydı onu ortadan kaldırmak gerekirdi.

If God really existed, it would be necessary to abolish him.

Tüm ayrımcılığı ortadan kaldırmak için her türlü çabayı sarf etmeliyiz.

We must make every effort to do away with all discrimination.

Birçok ülke nükleer silahları ortadan kaldırmak için bir antlaşma imzaladı.

Many countries have signed a treaty to eliminate nuclear weapons.

Eğer Tanrı gerçekten var olmuş olsaydı onu ortadan kaldırmak gerekirdi.

If God really existed, it would be necessary to abolish him.

Işkence edip onları ortadan kaldırmak için birlikte çalıştığı bir plandı bu.

to imprison, kidnap, torture and disappear political opponents.

Sadece herhangi bir şüpheyi ortadan kaldırmak için, artık ailemle birlikte yaşıyorum.

Just to remove any doubt, I no longer live with my parents.

Yeni klimayı kaldırmak ve onu çatıya koymak için bir vinç kiraladık.

We hired a crane to lift the new air conditioner and place it on the roof.

Tom'un onu tek başına kaldırmak için yeterince güçlü olduğunu düşünüyor musun?

- Do you think Tom is strong enough to lift that by himself?
- Do you think that Tom is strong enough to lift that by himself?

Seyahat için zamanı ya da parası olmayanları ortadan kaldırmak için birleşelim.

Let's unite to eliminate those with no time or money for travel.

Japon tarzı bir handa, onlar her türlü ihtiyacınla ilgilenirler, bu nedenle parmağını kaldırmak zorunda kalmazsın.

At a Japanese-style inn, they take care of your every need, so you don't have to lift a finger.

Sınavlarınız olduğu zaman, ağırlık kaldırmak gerçekten stresi azaltır, ve bu zihniniz ve bedeniniz için de iyidir.

When you're about to have exams, lifting weights really does relieve stress, and it's also good for your mind and body.