Translation of "Hayranlık" in English

0.010 sec.

Examples of using "Hayranlık" in a sentence and their english translations:

Hayranlık karşılıklı.

The admiration is mutual.

Babana hayranlık beslerdin.

- You used to look up to your father.
- They used to look up to their father.

çünkü ona hayranlık duyuyorlar.

because they have such admiration for her.

Mary hayranlık içinde izledi.

Mary watched in fascination.

Onlar kendilerine hayranlık duyuyorlardı.

They were admiring themselves.

Biz ona hayranlık duyarız.

We look up to him.

Ben ona hayranlık duyuyorum.

I admire her.

İş ahlakın hayranlık uyandırıcı.

You work ethic is admirable.

Matematiğe yepyeni bir hayranlık kazandım.

I gained a whole new level of appreciation for mathematics.

Onların lideri olarak hayranlık duyuluyordu.

He was looked up to as their leader.

Ben onlara hep hayranlık duydum.

I've always admired them.

Ben ona hep hayranlık besledim.

I've always admired him.

Kim ona hayranlık duymaz ki?

Who doesn't admire him?

Çünkü Latin kadınlarının gücü hayranlık vericidir. Çünkü Latin kadınlarının gücü hayranlık vericidir.

[in Spanish] Because the strength of Latin women is admirable. [in English] Because the strength of Latin women is admirable.

Ona hayranlık duyardım ama artık duymuyorum.

I used to look up to him, but not anymore.

Kral hariç kimse krala hayranlık duymuyor.

Nobody except the king admires the king.

Taparcasına hayranlık duymak tehlikeli bir şey.

Hero worship is a dangerous thing.

Tom hayranlık uyandıran bir iş yaptı.

Tom has done an admirable job.

Ben ona her zaman hayranlık duydum.

I've always admired her.

Ben onun yeteneği için hayranlık hissediyorum.

I feel admiration for his talent.

Leyla bir süredir Sami'ye hayranlık duyuyor.

Layla has been admiring Sami for a while.

- Size çok değer veriyoruz.
- Size hayranlık duyuyoruz.

We think the world of you.

- Tom, Mary'yi beğeniyor.
- Tom, Mary'ye hayranlık duyuyor.

Tom admires Mary.

- Tom sana hayranlık besliyor.
- Tom sana saygı duyuyor.

Tom looks up to you.

. Ney'in o günki cesareti hayranlık uyandırdı, ancak kararları Fransızların

Ney’s courage that day was awe-inspiring, but his decisions helped to cause the French

Ben Frida Kahlo'nun hayatına ve çalışmalarına derinden hayranlık duyuyorum.

I deeply admire Frida Kahlo's life and work.

Başkalarının bu özelliğine hayranlık duyup onları takip etme eğiliminde oluruz.

we admire this trait in others and tend to want to follow him or her.

Tom ve Mary gün batımına hayranlık duyarak kıyı boyunca yürüdüler.

Tom and Mary walked along the shoreline, admiring the sunset.

- Köydeki herkes ona hayranlık besler.
- Köydeki herkes ona saygı duyar.

Everybody in the village looks up to him.

Kim saygı ve hayranlık hissi duymadan cesur insanların kahramanca eylemlerini okuyabilir?

Who can read the heroic deeds of brave men without a feeling of respect and admiration?

- Seni her zaman çok takdir ettim.
- Sana her zaman hayranlık duydum.

I've always admired you a lot.

Ve zamanın ötesine geçebilmelerine saygı ve hayranlık duyun. Altyazı çevirmeni: Levent Aladağ

as we count down the extraordinary in 72 Dangerous Animals Asia.

- Çocuklar genellikle büyük atletlere saygı duyarlar.
- Çocuklar genellikle büyük atletlere hayranlık duyarlar.

Children usually look up to great athletes.

Ne tür bir insan soykırıma hayranlık duyar ve ona bir kahraman der?

What kind of person looks up to a genocidal killer and calls him a hero?

Şaşkınlık ve hayranlık dolu olarak ona baktım. Bir süre sonra o seslendi "Aval aval bakarak orada durma!"

I looked at her full of amazement and admiration. After a while she hissed "Don't stand there gawking!"

Hiçbir gözün ona acımadığı ve hiçbir sıcak elin onun ağrıyan bacaklarını yatıştırmadığı cezaevinin gizli bölümündeki hayranlık uyandıran genç bir kadına yapılan insanlık dışı zulümlerle ilgili ilginç bir kayıt hâlâ korunuyor.

An interesting record is still preserved of the inhuman cruelties which were inflicted on this admirable young woman in the secret of the prison house where no eye pitied her and where no friendly hand composed her aching limbs.