Translation of "Hardal" in English

Hardal almayı unuttum.

I forgot to buy mustard.

- Benim sandviçime fazla hardal koymayın.
- Sandviçime fazla hardal koyma.

Don't put too much mustard on my sandwich.

Ayrıca hardal almak istiyorum.

I'd like to have mustard on the side.

Sandviçime hiç hardal koyma.

Don't put any mustard on my sandwich.

Sandviçime fazla hardal koyma.

Don't put too much mustard on my sandwich.

Bu hardal gerçekten dili ısırır.

This mustard really bites the tongue.

Bir dilim ekmek üzerine hardal sürüştürüyorum.

I am spreading mustard on a slice of bread.

Hiç hardal ile biberi karıştırdın mı?

Have you ever mixed chilli with mustard?

Tom yaşlandı ve artık hardal kesemiyor.

Tom has grown old and can't cut the mustard anymore.

Bu hardal tohumunun bir kilosu ne kadar?

How much for a kilo of this mustard seed?

Lütfen bana hardal ve ketçaplı iki sosisli sandviç verin.

Please give me two hot dogs with mustard and ketchup.

Tom genellikle sosisli sandviçlerinin üzerine hardal ve ketçap koyar.

Tom usually puts mustard and ketchup on his hot dogs.

Tanrı'nın alemi nasıl bir yer? Neyle kıyaslayacağım onu? Bir adamın alıp bahçesine ektiği hardal tohumu tanecikleri gibi. Büyüyüp kocaman bir ağaç oldu, ve sonra göğün kuşları dallarına misafir oldu.

What is the Kingdom of God like? To what shall I compare it? It is like a grain of mustard seed, which a man took, and put in his own garden. It grew, and became a large tree, and the birds of the sky lodged in its branches.