Translation of "Harcadı" in English

0.019 sec.

Examples of using "Harcadı" in a sentence and their english translations:

İstediği gibi zaman harcadı.

He took his time.

Tom çok zaman harcadı.

Tom wasted a lot of time.

Bütün parasını arabaya harcadı.

He spent all of his money on a car.

O zamanı boşa harcadı.

She wasted time.

Tom bütün parasını harcadı.

Tom has spent all his money.

Tom çok para harcadı.

Tom spent a lot of money.

Tom zaten harçlığını harcadı.

Tom has already spent his allowance.

Sami parayı alkole harcadı.

Sami spent the money on alcohol.

Sami çok zaman harcadı.

Sami wasted so much time.

- Aylığını alır almaz, onun hepsini harcadı.
- Maaşını aldığı gibi hepsini harcadı.

As soon as she got her salary, she spent it all.

Mağazalara bakarak bir saat harcadı.

She killed an hour looking around the stores.

O, okumaya çok zaman harcadı.

He spent a lot of his time reading.

Tom ormanda uzun saatler harcadı.

Tom spent long hours in the woods.

O, terfi şansını boşa harcadı.

He threw away his chance of promotion.

Tom kütüphanede birkaç saat harcadı.

Tom spent several hours in the library.

Maaşını alır almaz onu harcadı.

As soon as he received his pay, he spent it.

O, tatiline çok para harcadı.

She spent a good deal of money on her vacation.

Tom tüm mirasını boşa harcadı.

Tom squandered his entire inheritance.

Tom ne kadar para harcadı?

How much money did Tom spend?

Sami parayı olabildiğince hızla harcadı.

Sami spent the money as fast as possible.

Tom bugün çok para harcadı.

Tom spent too much money today.

Tom çok fazla para harcadı.

Tom spent too much money.

İstasyona erken varmak için çaba harcadı.

He made an effort to get to the station early.

Tom bütün parasını bir motosiklete harcadı.

Tom blew all his money on a motorcycle.

Tom akvaryumdaki balıklara bakarak saatler harcadı.

Tom spent hours looking at the fish in the tank.

Teste hazırlanmak için çok saatler harcadı.

He spent countless hours preparing for the test.

Tom Mary ile biraz zaman harcadı.

Tom spent some time with Mary.

O, ona verdiğim tüm parayı harcadı.

She spent all the money I gave her.

Derslerine çok az bir zaman harcadı.

He spent a little time on his lessons.

Piyano çalışmak için çok zaman harcadı.

She spent a lot of time practicing the piano.

McKinley, üç buçuk milyon dolar harcadı.

McKinley spent three-and-a-half-million dollars.

Zayıflamaya çalışarak jimnastik salonunda saatler harcadı.

She has spent hours at the gym trying to lose weight.

O, denemesini yazarak çok zaman harcadı.

She spent a lot of time writing her essay.

Tom evine oldukça çok para harcadı.

Tom spent quite a lot of money for his house.

Tom Mary ile çok zaman harcadı.

Tom spent a lot of time with Mary.

Çocuklar açık havada çok zaman harcadı.

The children spent a lot of time in the open air.

Şirket reklam üzerine çok para harcadı.

The company has spent a lot of money on advertising.

Tom televizyon izleyerek çok zaman harcadı.

Tom spent a lot of time watching TV.

Yeterince savurgan bir şekilde para harcadı.

He spent money lavishly enough.

Öğle yemeğine sadece on lira harcadı.

He only spent ten liras for his lunch.

Tom o eve çok para harcadı.

Tom spent a lot of money on that house.

- Tom, öğle yemeğine sadece üç dolar harcadı.
- Tom öğle yemeği için sadece üç dolar harcadı.

Tom only spent three dollars for his lunch.

40 milyon dolar para harcadı Türkiye Hükümeti

The Government of Turkey has spent 40 million dollars

O bu hafta sonu çok para harcadı.

He spent a lot of money this weekend.

Maria, İzlanda tarihini araştırmaya birkaç yıl harcadı.

Maria spent several years investigating the history of Iceland.

Sorunu çözmek için özel bir çaba harcadı.

He made a special effort to solve the problem.

Ona bir kazak örmek için günler harcadı.

She spent many days knitting a sweater for him.

O, sınavı geçmek için bir çaba harcadı.

He made an effort to pass the examination.

O, her zamankinden daha çok para harcadı.

She spent more money than usual.

Tom geçen hafta sonu çok para harcadı.

Tom spent a lot of money last weekend.

O, geçen yıl denizde üç ay harcadı.

He spent three months at sea this past year.

Arkadaşının ona ödünç verdiği tüm parayı harcadı.

He spent all the money that his friend had lent him.

O, bu romanı yazarken üç yıl harcadı.

He has spent three years writing this novel.

- Tom zaman kaybetti.
- Tom boşa zaman harcadı.

Tom wasted time.

Leyla o ay giyimine 8.000 pound harcadı.

Layla spent 8,000 pounds on clothing that month.

Hayali gitar becerilerini mükemmelleştirmek için saatler harcadı.

He spent hours perfecting his air guitar skills.

Tom bunu yaparken ne kadar zaman harcadı?

How long has Tom already spent doing that?

Tom bütün tasarruflarını yeni bir arabaya harcadı.

Tom spent all his savings on a new car.

Ney çalmayı öğrenebilmek için çok zaman harcadı.

He spent a lot of time trying to learn how to play the ney.

Çift, evlerini dekore etmek için çok para harcadı.

The couple spent a lot of money on furnishing their house.

Mary yıllar boyunca güzellik ürünlerine binlerce dolar harcadı.

Mary has spent thousands of dollars on beauty products over the years.

Tom babasının ona verdiği parayı bira için harcadı.

Tom spent the money his father gave him on beer.

Tom sanat malzemelerine üç yüz doların üzerinde harcadı.

Tom spent over three hundred dollars on art supplies.

Tom benim harcadığımın üç katı kadar çok harcadı.

Tom spent three times as much as I did.

Tom benim harcadığımın iki katı kadar çok harcadı.

- Tom spent twice as much as I did.
- Tom spent twice as much as me.

Tom öğle yemeği için sadece üç dolar harcadı.

Tom only spent three dollars for his lunch.

Tom özel araba yolunu kürüyerek bir saat harcadı.

Tom spent an hour shoveling the driveway.

John fizik problemine cevap bulmak için çaba harcadı.

John struggled to find out the answer to the physics problem.

Sandra benim harcadığımın iki katı kadar çok harcadı.

Sandra spent twice as much as I did.

Leyla giyinmek için yirmi bin dolardan fazla harcadı.

Layla spent more than twenty thousand dollars on clothing.

Tom geçen ay elbiselere üç yüz dolar harcadı.

Tom spent three hundred dollars on clothes last month.

Tom dün bunu yapmak için çok zaman harcadı.

Tom spent a lot of time doing that yesterday.

Tom Mary'ye yardım etmek için çok zaman harcadı.

Tom has spent a lot of time helping Mary.

Tom bu kıyafet için 300 dolardan fazla harcadı.

Tom spent more than $300 on that suit.

Sami o bahçeye yaklaşık altmış bin dolar harcadı.

Sami spent about sixty thousand dollars on that garden.

Tom buna harcaması gerektiğinden daha fazla para harcadı.

Tom spent more money on that than he should've.

Tom bir sürü alakasız ayrıntıları bildirerek zamanımızı boşa harcadı.

Tom wasted our time reporting a lot of irrelevant details.

O ölmeden önce, hastanede bir aydan fazla zaman harcadı.

Before dying, she spent more than a month in hospital.

O düğüne hazırlanırken çok fazla zaman ve enerji harcadı.

She spent so much time and energy preparing that wedding.

Onun için bir kazak örerek bir günden fazla harcadı.

Many a day did she spend knitting a sweater for him.

Tom şimdiye kadar sana yardım ederek kaç saat harcadı?

How many hours has Tom spent helping you so far?

Tüm parasını ona doğum günü hediyesi almak için harcadı.

He spent all the money he had to buy her a birthday present.

Tom o tabloya harcaması gerektiğinden daha fazla para harcadı.

Tom spent more money on that painting than he should've.

Tom bu öğleden sonra piyano çalışarak bir sürü zaman harcadı.

Tom spent a lot of time practicing the piano this afternoon.

Tom çoğu günleri turistik yerlerin önünde para istemek için harcadı.

Tom spent most days begging for money in front of tourist attractions.

Tom Fransız kornosunu çalmayı öğrenmeyi denemek için çok zaman harcadı.

Tom spent a lot of time trying to learn how to play the French horn.

- Tom Mary'ye bir Noel hediyesi almak zorunda olduğu tüm parayı harcadı.
- Tom elindeki tüm parayı Meryem'e bir Noel hediyesi almak için harcadı.

Tom spent all the money he had to buy Mary a Christmas present.

Tom sadece kızları etkilemek için bütün parasını bir araç üzerinde harcadı.

Tom spent all his money on a car just to impress girls.

Tom anahtarlarını aramak için üç saatten fazla harcadı ama onları hâlâ bulamadı.

Tom spent over three hours looking for his keys, but still couldn't find them.

Clyde Tombaugh gökyüzünün% 65'ini fotoğrafladı ve gece gökyüzünün fotoğraflarını inceleyerek binlerce saat harcadı.

Clyde Tombaugh photographed 65% of the sky and spent thousands of hours examining photographs of the night sky.

Bu hayvan, bulunması imkânsız olmayı öğrenmek için milyonlarca yılını harcadı. Ahtapot izlerinin görünüşünü öğrenmem gerekiyordu.

This animal has spent millions of years learning to be impossible to find. I had to learn what octopus tracks looked like.

Tom çekmeceyi bir levye ile kaldırarak açmaya çalışarak on beş dakika harcadı fakat onu açamadı.

Tom spent fifteen minutes trying to pry open the drawer with a crowbar, but he couldn't get it opened.

- Tom bütün parasını atari salonuna yatırdı.
- Tom bütün parasını atari salonunda harcadı.
- Tom tüm parasını atari salonunda yedi.

Tom spent all of his money at the arcades.