Translation of "Duymaktan" in English

Onu duymaktan usandım.

I am tired of hearing that.

Onu duymaktan bıktım.

- I am tired of hearing that.
- I'm tired of hearing that.
- I'm sick of hearing that.

Ben onu duymaktan usandım.

I am tired of hearing it.

Bunu söylediğini duymaktan bıkıyorum.

I'm getting tired of hearing you say that.

Tom hakkında duymaktan bıktım.

I'm tired of hearing about Tom.

Şikayet ettiğini duymaktan bıkıyorum.

I'm getting sick of hearing you complain.

O saçmalığı duymaktan bıktım.

I'm so sick of hearing that nonsense.

Onun başarısını duymaktan mutlu olduk.

We were delighted to hear of his success.

İnlemeni ve sızlanmanı duymaktan bıktım.

- I am tired of hearing you moan and groan.
- I'm tired of hearing you moan and groan.

Herkes bu hikayeyi duymaktan usandı.

Everyone's tired of hearing that story.

O, onu duymaktan mutlu olurdu.

He would be glad to hear that.

Mary kendi konuştuğunu duymaktan hoşlanıyor.

Mary likes hearing herself talk.

Bunu duymaktan mutlu olacağını düşünmüştüm.

- I thought you'd be happy to hear that.
- I thought that you'd be happy to hear that.

Sürekli şikayet etmeni duymaktan bıktım.

I'm so sick of hearing you complaining all the time.

Tom onu duymaktan memnun olurdu.

Tom would be glad to hear that.

Tom bunu duymaktan mutlu olacak.

Tom is going to be delighted to hear that.

Tom bunu duymaktan memnun olmayacak.

Tom won't be happy to hear that.

O haber duymaktan çok memnun olurdu.

He would be very glad to hear the news.

Tom ve Mary'nin tartıştığını duymaktan usandım.

I'm sick of hearing Tom and Mary arguing.

Sık sık aynı şeyi duymaktan bıktım.

I got tired of hearing the same thing so often.

Onun bekar olduğunu duymaktan dolayı mutluyum.

I'm glad to hear that she is unmarried.

Tom'un Mary hakkında konuşmasını duymaktan bıktım.

I get tired of hearing Tom talking about Mary.

Tom'a bir aptal demeni duymaktan usandım.

I'm tired of hearing you call Tom an idiot.

Senin bunu duymaktan mutlu olacağını düşündüm.

I thought you'd be happy to hear it.

Ben aynı şeyi çok sık duymaktan usandım.

I am tired of hearing the same thing so often.

Şarkı söylemeni duymaktan her zaman zevk alıyorum.

I always enjoy hearing you sing.

Ben her zaman aynı şeyi duymaktan bıktım.

I'm sick of hearing the same thing all the time.

O belli ki kendi konuştuğunu duymaktan hoşlanıyor.

She obviously likes hearing herself talk.

Gittiğim her yerde Noel müziklerini duymaktan bıkıyorum.

I'm getting tired of hearing Christmas music everywhere I go.

Tom belli ki kendi konuştuğunu duymaktan hoşlanıyor.

Tom obviously likes hearing himself talk.

Kız kardeşinin ameliyatından sonra tehlikede olmadığını duymaktan memnuniyet duyuyorum.

I'm glad to hear that your sister is out of danger after her operation.

Eğer herhangi bir önerilerin varsa, onları duymaktan mutlu olurum.

If you have any suggestions, I'll be happy to hear them.

- Onun bekar olduğunu duymaktan dolayı mutluyum.
- Onun bekar olduğunu duyduğuma sevindim.

I'm glad to hear that she is unmarried.

Göklerden ve yerden korkmayın fakat Wenzhou'lu bir kişinin kendi dilini konuştuğunu duymaktan korkun.

Do not fear the heavens and the earth, but be afraid of hearing a person from Wenzhou speak in their local tongue.

- Onun gerçeğe dönük alerjisi var.
- Onun gerçeğe alerjisi var.
- O, gerçekleri duymaktan korkar.

He is allergic to the truth.