Translation of "Dağlara" in English

Dağlara gidelim.

Let's go to the mountains.

Dağlara gidiyoruz.

- We are going to the mountains.
- We're going to the mountains.

Dağlara tırmanmaya alışkındır.

He's accustomed to climbing mountains.

Dağlara tırmanmayı severim.

I like to climb mountains.

Dağlara yürüyüşe gidelim.

Let's go for a walk to the mountains.

Dağlara gitmeyi düşünüyorum.

I am thinking of going to the mountains.

Gençken dağlara giderdim.

I would go to the mountains when young.

Katil dağlara saklandı.

The murderer hid in the mountains.

Dağlara tırmanmayı sever.

She loves to climb mountains.

- Karlı kaplı dağlara bak.
- Karla kaplı dağlara bak.

Look at the mountains covered with snow.

Ben dağlara tırmanmayı severim.

I like climbing mountains.

Kaymak için dağlara gittik.

We went to the mountains to ski.

O, dağlara tırmanmaya alışkındır.

He's used to climbing mountains.

Onlar dağlara gittiler mi?

Did they go to the mountains?

Tom dağlara tırmanmayı sever.

Tom loves to climb mountains.

Biz dağlara doğru sürdük.

We drove into the mountains.

Mary dağlara tırmanmayı seviyor.

Mary loves to climb mountains.

Onlar dağlara tırmanmayı severler.

They love to climb mountains.

Erkek kardeşimin dağlara tırmanmasını sevmiyorum.

I don't like my brother climbing the mountains.

Bugün dağlara gitmeye karar verdik.

We decided to go to the mountains today.

Orada oldukları için dağlara tırmanırım.

I climb mountains because they are there.

Yazın denize giderim, kışın dağlara.

In summer I go to the sea, in winter to the mountains.

Yazın dağlara gitmeyi tercih ederim.

I'd rather go to the mountains in summer.

Tom dağlara doğru işaret etti.

Tom pointed towards the mountain.

Vadinin altına geçip dağlara ulaşmalıyım. Ah!

I need to get across the bottom of the valley to the mountains. -[mud squishes] -Whoa!

Sahile gitmektense dağlara gitmeyi tercih ederim.

I would rather go to the mountains than to the beach.

Bir fırtına sırasında dağlara tırmanmak tehlikelidir.

It's dangerous to climb mountains during a storm.

Neden bu hafta sonu dağlara gitmiyoruz?

Why don't we go to the mountains this weekend?

Sen dağlara tırmanmayı seviyorsun, değil mi?

You love to climb mountains, don't you?

Ben sahile gidebilirdim ama dağlara gittim.

I could have gone to the seaside but I went to the mountains.

Evimdeyken penceremden dağlara bakmak hoşuma gidiyor.

I like to look at the mountains from my window when I'm in my house.

Kışın böyle yüksek dağlara tırmanmasan iyi olur.

You had better not climb such high mountains in winter.

Geçen hafta sonu piknik için dağlara gittim.

Last weekend I went for a picnic in the mountains.

Dağlara çıkacağız, bu yüzden neden bizimle gelmiyorsun?

We're going up into the mountains, so why don't you come with us?

Onlar dağlara gitti ama hava güzel değildi.

They went to the mountains, but the weather wasn't nice.

- O, dağlara tırmanmayı seviyor.
- Dağa tırmanmayı seviyor.

He loves to climb mountains.

Evde olduğum zaman pencereden dağlara bakmayı severim.

- When I am at home, I like to look at the mountains through the window.
- I like to look at the mountains from my window when I'm in my house.

Onlar en yüksek dağlara tırmanıp denizlerin tabanında yürüdüler.

They have climbed the highest mountains and walked on the floor of the seas.

Bütün köylüler kayıp bir kediyi aramak için dağlara gittiler.

All the villagers went into the mountains to look for a missing cat.

Ben deniz kenarına gidebilirdim ama onun yerine dağlara gittim.

- I could've gone to the seaside, but I went to the mountains instead.
- I could have gone to the seaside, but I went to the mountains instead.

Tom Mary'nin dağlara ya da plaja gelip gelmiyeceğini bilmiyor.

Tom doesn't know if Mary will go to the mountains or to the beach.

- Önceden gerekli tüm hazırlıkları yapmadan kışın dağlara tırmanmamam gerektiğini biliyorum.
- Önceden tüm hazırlıkları yapmadan kışın dağlara tırmanacak kadar aptal değilim.

I know better than to climb mountains in winter without making all necessary preparations beforehand.

Bay ve Bayan Kent geçen yaz dağlara gitmeyi tercih ediyordu.

Mrs and Mr Kent preferred to go to the mountains last summer.

Tom buradaki sıcak ve bunaltıcı yazlara dayanamıyor bu yüzden dağlara gidiyor.

Tom can't stand the hot and muggy summers here, so he heads for the mountains.