Translation of "Birisiyle" in English

0.009 sec.

Examples of using "Birisiyle" in a sentence and their english translations:

Birisiyle konuş.

Talk to somebody.

- Birisiyle konuşmak zorundayım.
- Birisiyle konuşmam gerekiyor.

I have to talk to somebody.

Birisiyle çıkıyor musun?

Are you dating anybody?

Tom birisiyle çıkıyor muydu?

Was Tom dating anyone?

Derhal birisiyle görüşmek istiyorum.

I need to speak to someone right away.

Tom, birisiyle tanışmanı istiyorum.

Tom, I'd like you to meet somebody.

Tom telefonda birisiyle konuşuyor.

- Tom is talking to somebody on the phone.
- Tom is talking to someone on the phone.

''sevmediğimiz birisiyle birlikte çalışmamız gerektiğinde,''

"If we're forced to work with a colleague that we dislike,"

Seni birisiyle konuşurken mi duydum?

Did I hear you talking to someone?

Senin gibi birisiyle evlenmek isterim.

I'd like to get married to someone like you.

Akşam yemeği için birisiyle buluşacağım.

I'm meeting someone for dinner.

O konuda birisiyle konuşmamız gerek.

We need to talk to someone about it.

Japonya'da birisiyle karşılaştığında eğilmek kibarlıktır.

In Japan, it is polite to bow when one meets someone.

Onu birisiyle konuşmazsan akıcı olamazsın.

You can't become fluent if you don't speak it with someone.

Herhangi birisiyle konuşmak ister misin?

Do you want to talk to anyone?

Sanırım Tom başka birisiyle görüşüyor.

- I think Tom is seeing someone else.
- I think that Tom is seeing someone else.

Tom birisiyle birlikte, değil mi?

- Tom is with someone, isn't he?
- Tom is with somebody, isn't he?

Dün gece partide birisiyle konuşuyordun.

Last night you were talking to someone at the party.

birisiyle iletişime geçmek için çaba gösterin.

with whom you might typically avoid a political conversation.

O zaman canım birisiyle konuşmak istedi.

I felt like talking to somebody then.

Gördüğüm şey hakkında birisiyle konuşmak istiyorum.

I'd like to talk to someone about what I saw.

- Tom biriyle tanıştı.
- Tom birisiyle karşılaştı.

Tom has met someone.

Hiç bu şeyler hakkında birisiyle konuştunuz mu?

Have you ever talked to anyone about these things?

- Hemen biriyle konuşmam gerekiyor.
- Hemen biriyle görüşmem gerekiyor.
- Derhal birisiyle konuşmam gerekiyor.
- Derhal birisiyle görüşmek istiyorum.

I need to speak to someone right away.

En son ne zaman birisiyle el ele dolaştın?

When was the last time you walked hand in hand with someone?

Tom'un şu anda birisiyle konuşmak için vakti yok.

Tom doesn't have time right now to talk to anyone.

- Seni tanıyan biriyle tanıştım.
- Seni bilen birisiyle tanıştım.

- I met someone who knows you.
- I met somebody who knows you.

Birisiyle sadece farklılar diye alay etmek hoş değil.

- It's not nice to make fun of someone just because they're different.
- It's not nice to make fun of somebody just because they're different.
- It isn't nice to make fun of somebody just because they're different.
- It isn't nice to make fun of someone just because they're different.

Otizmli kişiler, birisiyle konuşurken çoğu zaman göz teması kurmazlar.

People with autism often don't make eye contact when talking to someone.

Tanrı ile konuşma arzusu saçmadır. İdrak edemediğimiz birisiyle konuşamayız.

The wish to talk to God is absurd. We cannot talk to one we cannot comprehend.

Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.

A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.

Sami, Wall Street evlerinden birisiyle hızlı bir şekilde iş buldu.

Sami quickly got a job with one of Wall Street houses.

- İnsanlarla arkadaşlık kurma konusunda çok tutuk.
- Birisiyle arkadaş olmada çok yavaş.

He is very slow at making friends with anybody.

Birisiyle ilk kez karşılaştığında, kendinle arkadaşın arasına konulan mesafeye kesinlikle dikkat et.

When meeting a person for the first time, be sure to pay attention to the distance placed between yourself and your partner.

Sinemalara yalnız başıma gitmem çünkü daha sonra film hakkında birisiyle konuşmayı seviyorum.

I don't go to the movies alone because I like to talk to someone about the movie afterwards.

17 yaşındayken, futbol oynarken kendimi yaraladım. Birisiyle çarpıştım ve bunun sonucu olarak dişlerimden bazılarını kırdım.

When I was 17, I injured myself playing football. I collided with someone and as a result of this I broke some of my teeth.

Diğer insanlar tarafından nefret edilmekten korktuğunu söylüyorsun fakat bizzat senin de hoşlanmadığın bazı insanlar vardır, değil mi? Rakamsal olarak konuşursak, senin hoşlanmadığın ve senden hoşlanmayan eşit sayıda insan vardır. Birisiyle ilgili nefretinden vazgeçsen, başka biri de senden nefret etmekten vazgeçecektir demiyorum; bu sadece sen birinden nefret edersen, o zaman başka biri de senden nefret eder gerçeğini değiştiremezsin anlamına gelir. Sadece vazgeçip ve o gerçeği kabul edersen hayat çok daha kolay olacaktır.

You say that you're afraid of being disliked by other people, but you have some people that you dislike yourself, don't you? Arithmetically speaking, there are an equal number of people who you don't like that don't like you back. I'm not saying that if you end your dislike of someone, someone else will stop disliking you as well; it's just that you can't change the fact that if you dislike someone, then someone else dislikes you as well. Your life will go much smoother if you just give up and accept that truth.