Translation of "Anlayıp" in English

0.007 sec.

Examples of using "Anlayıp" in a sentence and their english translations:

Nefreti anlayıp çözmede

So in trying to understand and solve hate,

Anlayıp anlamadığını merak ediyorum.

I wonder whether you understand.

Anlayıp anlamadığınızı merak ediyorum.

- I wonder whether you understand.
- I wonder if you understand.

Tom'a anlayıp anlamadığını sordum.

I asked Tom if he understood.

Anlayıp anlamadığını sorduğumda başını salladı.

He nodded when I asked if he understood.

Gerçekten anlayıp anlamadığınızı merak ediyorum.

I wonder whether you really understand.

Gerçekten anlayıp anlamadığını merak ediyorum.

I wonder whether you really understood.

Sanırım birbirimizi anlayıp tartışmayı durdurabiliriz.

I guess we could just agree to disagree.

Tom'un Fransızca anlayıp anlayamadığını merak ediyorum.

- I wonder whether Tom can understand French.
- I wonder if Tom can understand French.
- I wonder whether or not Tom can understand French.

Tom Mary'nin Fransızca anlayıp anlamadığını merak ediyordu.

Tom wondered if Mary could understand French.

Tom Mary'nin onu anlayıp anlamayacağını merak ediyordu.

Tom wondered if Mary would understand that.

Ne hakkında konuştuğumuzu Tom'un anlayıp anlamadığını bilmiyorum.

I don't know if Tom understood what we were talking about or not.

Ne söylemeye çalıştığını tam olarak anlayıp anlamadığımı bilmiyorum.

I don't know if I understand exactly what you're trying to say.

Ne demek istediğimi gerçekten anlayıp anlamadığını merak ediyorum.

I wonder if you really understand what I mean.

Tom Mary'nin okuduğu şeyi anlayıp anlamadığını merak ediyordu.

Tom wondered if Mary understood what she was reading.

Ve bu problemleri bu türkçe aritmetik problemlerini anlayıp çözecek

Then I started to write a program which would "understand Turkish."

Sahte çekilme hilesinin işe yaramadığını anlayıp çabucak duruma adapte oldu.

the feigned retreat didn’t work, Kitbuqa quickly adapted.

- Tom'un onu o şekilde anlayıp anlamadığından şüphe ediyorum.
- Tom'un olaya bu açıdan bakacağını sanmıyorum.

I doubt if Tom would see it that way.