Translation of "Aldıkları" in English

0.003 sec.

Examples of using "Aldıkları" in a sentence and their english translations:

Ödünç aldıkları parayı ödeyemediler.

They could not pay the money they owed.

Bunlar, Tom'un dün satın aldıkları.

These are what Tom bought yesterday.

Yani yalan söyleyerek aldıkları bir dolar,

That means a dollar received when lying

Onlar aldıkları para konusunda yalan söylediler.

They lied about taking the money.

Aldıkları parayı yalan söyleyerek yaklaşık %25 eksiltiyorlar.

they discount money they receive by lying by about 25 percent.

Şu ki, ülkeler aldıkları yardımdan fazlasını ödüyorlar.

That is, the countries that pay more than what they get.

İnsanlar geri aldıkları ne olursa olsun mutlu olacaklardır.

The men will be happy no matter what they get back.

Tom ve Mary ödünç aldıkları parayı geri ödeyemedi.

Tom and Mary couldn't pay back the money they owed.

Tom ve Mary bana John'dan aldıkları mektubu gösterdi.

- Tom and Mary showed me the letter they received from John.
- Tom and Mary showed me the letter that they received from John.

Şirketlerinin aldıkları borçları ödemesi için yabancı marketlere ihtiyacı var.

- their companies need foreign markets to deal with all the debt they have issued.

İnsanların süpermarketlerden aldıkları plastik çantaları kullanmaktan vazgeçmeleri gerektiğini düşünüyorum.

I think people should stop using plastic bags from supermarkets.

Onlar onun ondan ödünç aldıkları parayı insanlara ödemeyeceğini söyledi.

They said he would not pay people the money he owed them.

Bilim insanlarının deniz ürünleri mağazasından aldıkları bir balıkta buldukları gibi.

Like these, which scientists found in a piece of fish they bought at a seafood market.

Amerika'daki yaşlı insanlara diğer birçok ülkede aldıkları saygı aynı derecede verilmez.

In America elderly people are not given the same degree of respect they receive in many other countries.

Günün sonunda, yöneten sınıf zaten limandan ve tüm o yabancı ordulardan aldıkları

At the end of the day, the ruling class is already making enough money from the port

Bu ev anne ve babamın şimdiye kadar birlikte satın aldıkları ilk şeydi.

This house was the first thing my parents ever bought together.