Translation of "Söyleyerek" in English

0.005 sec.

Examples of using "Söyleyerek" in a sentence and their english translations:

Şarkı söyleyerek çocukları eğlendirdi.

He amused the children by singing.

Partide şarkılar söyleyerek eğlendik.

We enjoyed singing songs at the party.

"belki sana bir şarkı söyleyerek"

maybe I could help you along and sing you a song,

O, şarkı söyleyerek geçimini sağlıyor.

He makes his living by singing.

Meşgul olduğunu söyleyerek ricamı reddetti.

He declined my request, saying that he was busy.

Tom şarkı söyleyerek geçimini sağlıyor.

Tom makes his living by singing.

Tom Mary'yi ninni söyleyerek uyuttu.

Tom sang Mary to sleep.

Karısına yalan söyleyerek evliliğini yıktı.

He destroyed his marriage by lying to his wife.

- O çocuklar bir şarkı söyleyerek çekip gittiler.
- O çocuklar bir şarkı söyleyerek uzaklaştılar.

Those children went away, singing a song.

- Mary ninni söyleyerek Tom'u yatıştırmaya çalıştı.
- Mary bir ninni söyleyerek Tom'u sakinleştirmeye çalıştı.

- Mary tried to comfort Tom by singing him a lullaby.
- Mary tried to mollify Tom by singing him a lullaby.

Yani yalan söyleyerek aldıkları bir dolar,

That means a dollar received when lying

Kızlar kalabalığa doğru şarkı söyleyerek geldi.

The girls came singing toward the crowd.

Onlar şarkı söyleyerek caddeden aşağı yürüdüler.

- They went along the street singing the song.
- They walked down the street singing a song.

Çocuklar şarkı söyleyerek yol boyunca yürüyordu.

The children were walking along, singing a song.

Tom karısına yalan söyleyerek evliliğini mahvetti.

Tom destroyed his marriage by lying to his wife.

Yalanlar söyleyerek yaşamayı nasıl başardığını bilmiyorum.

I do not know how she manages to live telling lies.

Neden ne gördüğünü bize söyleyerek başlamıyorsun?

Why don't you start by telling us what you saw?

Öyle bir şey söyleyerek beni terletiyorsun.

You are making me sweat saying a thing like that.

Tom ninni söyleyerek Mary'yi uyutmaya çalıştı.

Tom tried to sing Mary to sleep.

O, çok uzun konuşmayacağını söyleyerek başladı.

He began by saying that he would not speak very long.

Üç kız kardeşimle şarkı söyleyerek büyüdüm.

I grew up singing with my three sisters.

O, iyi yüzebileceğini söyleyerek cevap verdi.

He answered by saying that he could swim well.

Memnun olmadığını söyleyerek ne demek istiyorsun?

What do you mean by saying you're not satisfied?

Sadece bunları söyleyerek hiçbir şey yapmadan yaşanabileceği

This word can be a good excuse for not doing anything.

Ama çocuk beni şunu söyleyerek ikna etti,

but the kid convinced me by saying,

Aldıkları parayı yalan söyleyerek yaklaşık %25 eksiltiyorlar.

they discount money they receive by lying by about 25 percent.

Tersini söyleyerek kazandı. Manifestosunda asla emeklilik yaşını

of what a candidate should do. On his manifesto he also promises he will never reduce the

Çocuk bakıcısı bebeği şarkı söyleyerek uyutmaya çalıştı.

The babysitter tried to sing the baby to sleep.

Nerede olduğumuzu düşmana söyleyerek bize ihanet etti.

He betrayed us by telling the enemy where we were.

O bir yalan söyleyerek kendini rezil etti.

He disgraced himself by telling a lie.

O, bunu bana söyleyerek hiçbir şey kazanmadı.

He gained nothing by telling me that.

Tom ve arkadaşları şarkı söyleyerek caddede yürüdüler.

Tom and his friends walked down the street, singing a song.

Bugün seninle şarkı söyleyerek harika zaman geçirdim.

I had a great time singing with you today.

Tom kilisede şarkı söyleyerek büyümüş gibi görünüyor.

Tom sounds like he grew up singing in church.

Sami, Leyla'yı çirkin şeyler söyleyerek kışkırtmaktan hoşlanıyordu.

Sami liked to provoke Layla by saying outrageous things.

Rika, partide şarkı söyleyerek iyi bir zaman geçirdi.

Rika had a good time singing at the party.

Biz eski şarkılar söyleyerek işlek cadde boyunca yürüdük.

We walked along the busy street, singing old songs.

Tom, nasıl sonlandığını söyleyerek, filmi Mary'ye berbat etti.

Tom spoiled the movie for Mary by telling her how it ends.

Noel partisi bittikten sonra hepimiz şarkı söyleyerek dışarı çıktık.

After the Christmas party was over, we all went out caroling.

Hepimiz kamp ateşi etrafında şarkı söyleyerek iyi vakit geçirdik.

We all had a good time singing around the campfire.

Tom yiyemeyecek kadar çok yorgun olduğunu söyleyerek akşam yemeğini geçiştirdi.

Tom skipped dinner saying he was too tired to eat.

Tom'a ne dinlediğini sordum ve o, klasik müzik dinlediğini söyleyerek beni şaşırttı.

I asked Tom what he was listening to and he surprised me by saying that he was listening to classical music.

Jack, Mary'nin Tom'u kendi elleriyle öldürmesini istedi ama Mary henüz hazır olmadığını söyleyerek itiraz etti.

Jack wanted Mary to kill Tom with her own hands, but Mary objected saying she was not ready yet.