Translation of "Akıcı" in English

0.009 sec.

Examples of using "Akıcı" in a sentence and their english translations:

O akıcı konuşur.

He speaks fluently.

Fransızcada akıcı mısın?

Are you fluent in French?

Akıcı Japonca konuşur.

He speaks fluent Japanese.

Hayalim, Çincede akıcı olmaktır.

My dream is to be fluent in Chinese.

Onun Fransızcası akıcı değil.

Her French is not fluent.

İngilizceyi çok akıcı konuşur.

She speaks English very fluently.

Fransızcada akıcı olmak istiyorum.

I want to be fluent in French.

Sen akıcı İngilizce konuşuyorsun.

You speak fluent English.

Fransızcayı akıcı biçimde konuşurum.

I speak French fluently.

Tom akıcı Fransızca konuşur.

Tom speaks fluent French.

O, akıcı Fransızca konuşur.

- He is fluent in French.
- He speaks French fluently.

Endonezce'yi henüz akıcı konuşamıyorum.

I can't speak fluent Indonesian yet.

Fransızcayı oldukça akıcı konuşabilirim.

I can speak French fairly fluently.

İngilizcede akıcı olmak istiyorum.

I want to be fluent in English.

Tom üç dilde akıcı.

Tom is fluent in three languages.

Tom Fransızcada oldukça akıcı.

Tom is quite fluent in French.

Uygulama yapmazsan akıcı olamazsın.

You can't become fluent if you don't practice.

Fransızcada akıcı değil misin?

Aren't you fluent in French?

Dilimizi akıcı biçimde konuşuyor.

- He is a fluent speaker of our language.
- She speaks our language fluently.

Hayalim Berberîceyi akıcı konuşabilmektir.

My dream is to be fluent in Berber.

Kediceyi akıcı olarak bilmiyorum.

I'm not fluent in Cat.

Akıcı değildi, biraz da yetersizdi

And it wasn't fluent; it was a bit stunted,

Tıp dilinde akıcı konuşmaya başladım,

I became fluent in medicalese,

Ancak gerçek çok daha akıcı

But reality is much more fluid,

Tom Japoncayı akıcı olarak konuşur.

Tom is a fluent speaker of Japanese.

Tom akıcı şekilde Fransızca konuşur.

Tom speaks French fluently.

O, akıcı bir İngilizce konuşucusudur.

She is a fluent speaker of English.

Sonunda Almancada akıcı olmak istiyorum.

I eventually want to be fluent in German.

Fransızca konuşabilir, üstelik akıcı biçimde.

She can speak French and she speaks it fluently.

Senin kadar, akıcı İngilizce konuşmuyor.

She doesn't speak English as fluently as you.

Akıcı bir şekilde Portekizce konuşurum.

I speak Portuguese fluently.

O, akıcı bir İngilizce konuşur.

He speaks fluent English.

Tom akıcı bir Fransızca konuşmacısı.

Tom is a fluent speaker of French.

Fransızcayı akıcı bir şekilde konuşur.

- She can speak French fluently.
- She speaks French fluently.

Onun İngilizceyi akıcı konuştuğunu duydum.

I heard her speak English fluently.

Onun akıcı İngilizce konuştuğunu duydum.

I heard him speak fluent English.

İngilizceyi akıcı şekilde konuşmak istiyorum.

I would like to speak English fluently.

O, Fransızcayı akıcı şekilde konuşabilir.

- She can speak French fluently.
- She speaks French fluently.

Bir anahtarda akıcı olmanız gerekiyor.

You have to be able to be fluent in a key.

Sen akıcı biçimde İngilizce konuşacaksın!

You're going to speak English fluently!

Fransızcayı akıcı biçimde konuşabilmeyi istiyorum.

I want to be able to speak French fluently.

Fransızcayı akıcı biçimde konuşmak istiyorum.

I'd like to speak French fluently.

Ben akıcı şekilde Fransızca konuşmam.

I don't speak French fluently.

Tom çok akıcı Fransızca konuşur.

Tom speaks French very fluently.

İngilizceyi akıcı olarak konuşuyor musun?

- Do you speak English?
- Do you speak English fluently?

Tom akıcı bir fransızca konuşuru.

Tom is a fluent French speaker.

O akıcı şekilde İngilizce konuşur.

She speaks English fluently.

Keşke akıcı şekilde Fransızca konuşabilsem.

I wish I could speak French fluently.

Naomi kadar akıcı İngilizce konuşamıyorum.

I don't speak English as fluidly as Naomi does.

Japoncayı akıcı şekilde konuşur musun?

Do you speak Japanese fluently?

Marie, akıcı bir Almanca konuşur.

- Marie speaks German fluently
- Marie speaks fluent German.

Akıcı bir şekilde İngilizce konuşabilirim.

I can speak English fluently.

Akıcı bir şekilde Fransızca konuşabilirim.

I can speak French fluently.

Akıcı bir şekilde Almanca konuşabilirim.

I can speak German fluently.

Akıcı bir şekilde İtalyanca konuşabilirim.

I can speak Italian fluently.

Akıcı bir şekilde İspanyolca konuşabilirim.

I can speak Spanish fluently.

İngilizceyi akıcı şekilde konuşabilmeyi istiyorum.

I want to be able to speak English fluently.

Tom Fransızcayı akıcı şekilde konuşabilir.

Tom can speak French fluently.

Tom Fransızcayı akıcı olarak konuşur.

Tom speaks French fluently.

Onu birisiyle konuşmazsan akıcı olamazsın.

You can't become fluent if you don't speak it with someone.

Bu kitabı hiç akıcı bulmadım.

- I found this book hard to read.
- I found this book difficult to read.

Fransızcayı senin kadar akıcı konuşamıyorum.

- I don't speak French as fluently as you.
- I don't speak French as fluently as you do.

Fransızca'da hâlâ çok akıcı değilim.

I'm still not very fluent in French.

Tom hâlâ Fransızca'da akıcı değil.

Tom still isn't fluent in French.

Sonunda Fransızcada akıcı olmak istiyorum.

I eventually want to be fluent in French.

Tom akıcı Çinceyle yön sordu.

Tom asked for directions in fluent Chinese.

Tom, Fransızca ve İngilizcede akıcı.

Tom is fluent in French and English.

Keşke bütün dillerde akıcı olsaydım.

- I wish I were fluent in all languages.
- If only I were fluent in all languages.

Kimse akıcı Latince konuşuyor mu?

- Is anyone fluent in Latin?
- Is anybody fluent in Latin?

Keşke senin kadar akıcı İngilizce konuşabilsem.

- If only I could speak English as fluently as you!
- If only I could speak English as fluently as you.

David Fransızcayı akıcı bir şekilde konuşabilir.

David can speak French fluently.

Onun hayali akıcı şekilde Fransızca konuşabilmekti.

Her dream was to be able to speak French fluently.

O akıcı bir biçimde Çince konuşur.

He speaks Chinese fluently.

Fransızcayı İngilizceyi konuştuğumdan daha akıcı konuşurum.

I speak French more fluently than I speak English.

Tom kadar akıcı şekilde Fransızca konuşmam.

- I don't speak French as fluently as Tom does.
- I don't speak French as fluently as Tom.

Tom oldukça akıcı biçimde Fransızca konuştu.

Tom spoke French quite fluently.

Tom Fransızcayı akıcı biçimde konuşur mu?

Does Tom speak French fluently?

Rusçayı akıcı bir şekilde konuşabilmek isterim.

I want to be able to speak Russian fluently.

Ben akıcı bir biçimde İngilizce konuşurum.

I speak English fluently.

Tom akıcı bir şekilde Japonca konuşur.

Tom speaks Japanese fluently.

Akıcı bir şekilde Interlingua dilini konuşabilir.

She speaks Interlingua fluently.

O, akıcı bir şekilde İngilizce konuşuyor.

- He speaks English fluently.
- He is fluent in English.

Sen akıcı bir şekilde İngilizce konuşursun.

- You speak fluent English.
- You speak English fluently.

Keşke İngilizceyi senin kadar akıcı konuşabilsem!

- I wish I could speak English as fluently as you!
- I wish I could speak English as fluently as you.

Tom'un hayali Fransızcayı akıcı şekilde konuşabilmekti.

Tom's dream was to be able to speak French fluently.

Fransızcayı akıcı bir biçimde konuşuyor musun?

Do you speak French fluently?

Marie akıcı bir biçimde Almanca konuşur.

Marie speaks German fluently

O senin kadar akıcı İngilizce konuşmaz.

- She doesn't speak English as fluently as you.
- She does not speak English as fluently as you.

O zamanlar Fransızcada çok akıcı değildim.

I wasn't very fluent in French back then.

Kaç dili akıcı bir şekilde konuşabilirsin?

How many languages can you speak fluently?

Onlar akıcı bir şekilde Almanca konuşurlar.

They speak German fluently.

Ben kendimi Fransızcada oldukça akıcı düşünüyorum.

I consider myself fairly fluent in French.

Ne kadar da akıcı İngilizce konuşuyor!

How fluently he speaks English!

Tom Almancayı akıcı konuşmayı öğrenmek istiyor.

Tom wants to learn to speak fluent German.