Translation of "ızgara" in English

0.004 sec.

Examples of using "ızgara" in a sentence and their english translations:

Balık ızgara yapıyorum.

- I am grilling fish.
- I'm grilling fish.

Burada ızgara yasaktır.

Grilling prohibited here.

Tom eti ızgara yapıyor.

Tom is grilling meat.

Onları nerede ızgara yaptın?

Where did you grill them?

Bu eti ızgara yapamam. Bozulmuş!

I cannot grill this meat. It has gone bad!

Hiç balık ızgara yaptın mı?

Have you ever grilled fish?

Kakofoni ızgara seslerin bir karışımıdır.

A cacophony is a mixture of grating noises.

Bir ızgara çok ısı yayar.

A grill puts out a lot of heat.

Mary ızgara tavuk salatası yedi.

Mary ate a grilled chicken salad.

Tom ızgara bir tavuklu sandviç yedi.

Tom ate a grilled chicken sandwich.

Bu gece ızgara yılan balığı yiyeceğiz.

Tonight we will eat grilled eels.

Çiğ balık şöyle dursun,ızgara balıktan hoşlanmam.

I don't like grilled fish, let alone raw fish.

En son ne zaman et ızgara yaptın?

When was the last time you grilled meat?

Biz dün gece mangalda biftek ızgara yaptık.

We barbecued steaks last night.

Hellim kızartılabilen veya ızgara yapılabilen tuzlu bir peynirdir.

Halloumi is a salty cheese that can be fried or grilled.

Bu ızgara et için bir daldırma sos var mı?

Is there any dipping sauce for this grilled meat?

Uskumru kaynatsanda ya da ızgara yapsanda iyi tad verir.

Mackerel tastes good whether you simmer it or grill it.

Bu şimdiye kadar yediğim en iyi ızgara yapılmış peynirli sandviçlerden biriydi.

That was one of the best grilled cheese sandwiches I've ever eaten.