Translation of "İngilizcenin" in English

0.009 sec.

Examples of using "İngilizcenin" in a sentence and their english translations:

İngilizcenin çok geliştiğini düşünüyorum.

I think your English has improved a lot.

Senin İngilizcenin akıcılığı şaşırtıcı.

The fluency of your English is amazing.

- İngilizcenin egemenliği Avrupa diyaloğunu öldürüyor.
- İngilizcenin hakimiyeti Avrupa diyaloğunu öldürüyor.

The dominance of English is killing the European dialogue.

İngilizcenin yanı sıra Fransızca konuşabilir.

In addition to English, he can speak French.

O, İngilizcenin üstesinden iyi gelir.

He can handle English well.

O, İngilizcenin dışında Almanca konuşur.

Apart from English, he speaks German.

İngilizcenin dışında yabancı dil bilmez.

He knows no foreign language except English.

İngilizcenin gramer kuralları var mı?

Does English have grammatical rules?

Düzensiz fiiller İngilizcenin bir parçasıdır.

Irregular verbs are a part of the English language.

İngilizcenin birçok Latince sözcükleri var.

English has many Latin words.

İngilizcenin birçok Fransızca sözcükleri var.

English has many French words.

İngilizcenin yanı sıra Almanca da konuşur.

He speaks German, not to mention English.

İngilizcenin yanı sıra, Almanca da konuşur.

In addition to English, he speaks German.

Sanki bu, İngilizcenin doğru olduğunun kanıtıydı.

Just as if that was proof that that English was correct.

İngilizcenin yanı sıra İspanyolca da konuşur.

She speaks Spanish, not to mention English.

İngilizcenin uluslararası bir dil olduğunu öğrendik.

We learned that English is an international language.

İngilizcenin yanı sıra iki dil bilmekte.

He speaks two languages besides English.

İngilizcenin çok daha iyi geliştiğini düşünüyorum.

I think your English has gotten a lot better.

İngilizcenin öyle hızlı konuşulduğunu hiç duymadım.

I've never heard English spoken so quickly.

İngilizcenin dışında, aynı zamanda matematik öğretir.

Apart from English, he also teaches math.

Tom İngilizcenin yanı sıra Almanca da konuşabilir.

Tom can speak German as well as English.

İngilizcenin yanı sıra Tay dili de konuşabiliyor.

He can speak Thai as well as English.

Tom İngilizcenin yanı sıra Fransızca da konuşur.

Tom speaks French as well as English.

Jamaikalı insanlar İngilizcenin bir kreol sürümünü kullanırlar.

Jamaican people use a creole version of English.

O, İngilizcenin yanı sıra matematik de öğretir.

He teaches maths as well as English.

Onun karısı İngilizcenin yanı sıra İspanyolca konuşur.

His wife speaks Spanish as well as English.

Öğretmenimiz İngilizcenin yanı sıra Fransızca da konuşur.

Our teacher speaks French as well as English.

Brian, sen İngilizcenin nasıl konuşulduğunu bilir misin?

Brian, do you know how to speak English?

O İngilizcenin yanı sıra, Almanca ve Fransızca bilir.

He knows German and French, not to mention English.

Bay Nakajima, İngilizcenin yanı sıra, akıcı Almanca konuşabilir.

- In addition to English, Mr. Nakajima can speak German fluently.
- Mr Nakajima can, as well as English, speak fluent German.

İngilizcenin dünyada en yaygın dil olduğuna şüphem yok.

I have no doubt English is the most common language in the world.

Ben İngilizcenin yaygın, sıradan bir dil olduğu Kanada'da yaşıyorum.

I live in Canada, where English is a common, ordinary language.

- İngilizcenin zor olduğunu düşünüyor musun?
- Sence İngilizce zor mu?

Do you think English is difficult?

İngilizcenin dünyanın en çok konuşulan dili olması bir sürpriz değil.

It isn't a surprise that English is the world's most spoken language.

Dünyanın her yerinden insanlar İngilizcenin öğrenmek için zor olduğunu söylüyorlar.

People from all over the world say that English is difficult to learn.

Doğuştan Japonca bilen biri, İngilizcenin öğrenmek için zor olduğunu düşünür mü?

Do native Japanese speakers think that English is hard to learn?

İlk başta İngilizcenin çok zor olduğunu düşündü ama şimdi kolay olduğunu düşünüyor.

At first, he thought English very difficult, but now he thinks it is easy.

- İngilizcenin yanı sıra matematik de öğretir.
- O, İngilizce öğrettiği gibi matematik de öğretiyor.

He teaches mathematics as well as English.

Sadece İngilizcenin geride bıraktığı Türkçe, Tatoeba'da ikinci en çok kullanılan dil olmak üzere.

Turkish is about to become the second most used language in Tatoeba, surpassed only by English.

- İngilizceye ek olarak, Almanca ve Fransızca biliyor.
- İngilizcenin yanı sıra, Almanca ve Fransızca biliyor.

In addition to English, he knows German and French.

- Bay Nakajima İngilizceye ek olarak Almancayı akıcı biçimde konuşabiliyor.
- Bay Nakajima, İngilizcenin yanı sıra, akıcı Almanca konuşabilir.

- In addition to English, Mr. Nakajima can speak German fluently.
- Mr Nakajima can, as well as English, speak fluent German.

Fransızlara saygı duyun! İngilizcenin küreselleşme nedeniyle tüm dünyaya yayılmasının etkisine rağmen bilinçli bir şekilde kendi dillerini kullanıyorlar.

Respect for the French! They consciously use their own language despite the influence of English spreading all over the world due to globalization.

- Hiç şüphe yok ki İngilizce dünyada en çok konuşulan dildir.
- İngilizcenin dünyanın en çok konuşulan dili olması bir sürpriz değil.

- It isn't a surprise that English is the world's most spoken language.
- It's not a surprise that English is the world's most spoken language.

- Michael sadece İngilizce değil Japonca da konuşur.
- Michael İngilizcenin yanı sıra Japonca da konuşur.
- Michael hem İngilizce hem de Japonca konuşur.

Michael speaks Japanese, not to mention English.

- Yalnızca İngilizce değil, Fransızca da konuşabiliyor.
- O hem İngilizce hem de Fransızca konuşabilir.
- Sadece İngilizce değil, Fransızca da konuşabilir.
- İngilizcenin yanı sıra Fransızca da konuşabilir.

She can speak not only English but also French.