Translation of "çorbası" in English

Nohut çorbası pişirdim.

I cooked chick pea soup

Patates çorbası içtik.

We ate potato soup.

Soğan çorbası istemiyorum.

I don't want onion soup.

Ben borç çorbası yedim.

I've eaten the borsch.

"Ne yapıyorsun?" Balkabağı çorbası."

"What're you making?" "It's pumpkin soup."

Erişte çorbası yemek istiyorum.

I want to eat ramen.

Biraz soğan çorbası istiyorum.

I want some onion soup.

- Biz biraz tavuk çorbası yedik.
- Biz biraz tavuk çorbası içtik.

We had some chicken soup.

Biz biraz kaplumbağa çorbası yedik.

We ate some turtle soup.

Sana biraz tavuk çorbası yapayım.

Let me make you some chicken soup.

Hiç gulaş çorbası yedin mi?

Have you ever had gulasch soup?

Evet, bana un çorbası getir.

Yes, bring me gruel.

Koyu, kremalı mantar çorbası severim.

I love thick, creamy mushroom soup.

Ben kabak çorbası içmeyi severim.

I like to drink pumpkin soup.

Biraz patates çorbası ister misin?

Would you like some potato soup?

Bu, annemin tavuk çorbası tarifi.

This is my mother's chicken soup recipe.

Tom biraz sebze çorbası yaptı.

Tom made some vegetable soup.

Bu sabah sebze çorbası içti.

He ate vegetable soup this morning.

Tom bu sabah sebze çorbası yedi.

Tom ate vegetable soup this morning.

O dün gece sebze çorbası pişirdi.

She cooked vegetable soup last night.

Soğan çorbası ünlü bir Fransız yemeğidir.

Onion soup is a famous French dish.

Bugün sis bezelye çorbası kadar kalındı.

Today the fog is as thick as pea soup.

Pirinç miso çorbası ile iyi gider.

Rice is good with miso soup.

O, bizim için sebze çorbası yaptı.

She cooked vegetable soup for us.

- Köpek balığı süzgeci çorbası Çin'de çok popülerdir.
- Köpek balığı süzgeci çorbası Çin'de çok yaygındır.

Shark fin soup is very popular in China.

Ben ve Tom biraz tavuk çorbası yapacağız.

I'm going to make Tom some chicken soup.

Ben pirinç, miso çorbası ve natto yiyeceğim.

I'll have rice, miso soup and natto.

Bu miso çorbası içilmeyecek kadar çok sıcak.

This miso soup is too hot to drink.

Tom bir kase deniz tarağı çorbası yedi.

Tom ate a bowl of clam chowder.

Tom, Mary için biraz tavuk çorbası yaptı.

- Tom made Mary some chicken soup.
- Tom made some chicken soup for Mary.

Tom ve Maria biraz sebze çorbası getirdiler.

Tom brought Mary some vegetable soup.

Dün büyük bir kase bezelye çorbası yedim.

I ate a large bowl of pea soup yesterday.

Akşam yemeği için fasulye çorbası ve külbastı yedim.

I had bean soup and cutlet for dinner.

Bugünkü kahvaltı kurutulmuş uskumru ve miso çorbası idi.

Today's breakfast was dried mackerel and miso soup.

- Günün çorbası bira.
- Bugün çorba niyetine bira içeceğiz.

Our soup of the day is beer.

Cadılar Bayramı için siyah bir kazanda balkabağı çorbası yaptı.

She made pumpkin soup in a black cauldron for Halloween.

Pancar çorbası genellikle dereotu ve ekşi krema ile süslenir.

Borscht is often garnished with dill and sour cream.

Tom'un sevdiği yemeklerden biri domates çorbası ile ızgarada pişirilmiş peynirli sandviç.

One of Tom's favorite meals is a grilled cheese sandwich with tomato soup.

Domates çorbası için İskoç tarifi: Kırmızı fincan içine sıcak su dökün.

Scottish recipe for tomato soup: Pour hot water into a red cup.

Köpek balığı çorbası genellikle Çin'de evlenme törenlerinde ve ziyafetlerde servis edilir.

Shark fin soup is commonly served at Chinese weddings and banquets.

Tom'un akşam yemeği için kuzu pirzola, patates ve mantar çorbası vardı.

Tom had lamb chops, potatoes and mushroom soup for dinner.

Kangru kuyruğu çorbası bir Avustralya yemeği olarak bilinir, çünkü kangrular Avustralya'da bulunurlar.

Kangaroo tail soup is known as an Australian dish, because kangaroos are found in Australia.

Hong Kong'da olmazsa olmaz denebilecek iki sıvı gıda vardır: Kanton çorbası ve congee. İlginçtir ki çorba olan ne kadar bol malzemeli ve koyu kıvamlı olsa da hep "içilir", congee ise ne kadar hafif kıvamlı olursa olsun hep "yenir".

In Hong Kong there are two types of liquid food which are considered absolutely vital: Cantonese soup and congee. It is curious to note that however "thick and ingredient-filled" the soup is, it's always drunk and however "thin" the congee is, it's always eaten.