Translation of "Soğan" in English

Soğan sevmiyorum.

I don't like onions.

Soğan yiyorum.

I'm eating an onion.

Tom soğan sevmez.

Tom doesn't like onions.

Birkaç soğan doğradın.

You chopped some onions.

Birkaç soğan doğradılar.

- She chopped some onions.
- They chopped some onions.

Soğan neden ağlatır?

Why do onions make you cry?

Kaç tane soğan?

How many onions?

Soğan çorbası istemiyorum.

I don't want onion soup.

Tom pişirilirse soğan yiyecektir, ancak çiğ soğan yemiyor.

Tom will eat onions if they've been cooked, but he doesn't eat raw onions.

Hiç soğan soydun mu?

Have you ever peeled onions?

Tom soğan yemekten hoşlanmaz.

Tom doesn't like to eat onions.

Soğan birçok yemeklerde kullanılabilir.

Onions can be used in many dishes.

Mary birkaç soğan doğradı.

Mary chopped some onions.

Ben birkaç soğan doğradım.

I chopped some onions.

O biraz soğan doğradı.

- He chopped some onions.
- She chopped some onions.

Biz birkaç soğan doğradık.

We chopped some onions.

Soğan yemek hoşuma gitmiyor.

I don't like to eat onions.

Biraz soğan çorbası istiyorum.

I want some onion soup.

Tom çok soğan aldı.

Tom bought way many onions.

Üç kilo soğan istiyorum.

I'd like three kilos of onions.

Soğan çorbasından nefret ederim.

I hate onion soup.

Ben iki kilo soğan istiyorum.

I'd like two kilos of onions.

Mary soğan doğrarken kendini kesti.

Mary cut herself while she was chopping up onions.

Tom bir miktar soğan doğradı.

Tom chopped some onions.

Tom çok fazla soğan aldı.

Tom bought way too many onions.

Biraz soğan almanız gerektiğini unutmayın.

Don't forget that you need to buy some onions.

Tom bu yıl soğan ekmedi.

Tom didn't plant enough onions this year.

O, soğan doğrarken her zaman ağlar.

She always cries when she chops onions.

Soğan çorbası ünlü bir Fransız yemeğidir.

Onion soup is a famous French dish.

Patates kızartması yerine soğan halkaları alacağım.

I'll take onion rings instead of fries.

Soğan çiğ ya da pişmiş yenilebilir.

Onions can be eaten raw or cooked.

Mako şehri soğan yetiştiriciliği için bir merkezdi.

The city of Mako was a centre for the cultivation of onions.

Bahçemde marul, soğan, sarımsak vb. birçok sebze vardır.

There are in my garden a lot of vegetables: lettuce, onion, garlic, etc.

Sarımsak ve soğan soğuk algınlığına karşı iyi ilaçlardır.

Garlic and onion are good remedies against the common cold.

O, hiçbir şekilde berbat çürüyen soğan kokusuna tahammül edemedi.

He could not by any means tolerate the ghastly smell of rotting onion.

Tom bir bıçak, bir soğan ve bir doğrama tahtası aldı.

Tom grabbed a knife, an onion and a chopping board.

- Soğandan başka her şeyi yiyebilirim.
- Soğan hariç her şeyi yiyebilirim.

I can eat anything but onions.

- Bir baş soğan bir kazanı kokutur.
- Bir kötünün yedi mahalleye zararı vardır.

The rotten apple injures its neighbors.

Bir araba, diyorsun! Onun parası bir torba soğan satın almaya bile yetmez.

A car, you say! He can't even afford to buy a sack of onions.

Kuru patates ve soğan yemeği yapmak için, çeyrek kilogram küçük patatese ihtiyacın olacak.

To make the dish of dry potatoes and onions , you will need a quarter kilogram of small potatoes.

Aşama 1. 0.5 litre bitkisel yağı (herhangi bir içyağı veya yağın ve içyağının bir karışımı) yüksek ateşte çömlekte ısıtın, 400 gram doğranmış soğan ekleyin, soğanlar sarı bir renge ulaşana kadar kızartın, sonra da 1 kilogram et (hangi cins olursa olsun) ekleyin.

Step 1. Heat the vegetable oil (0.5L) (any grease or a mixture of oil and grease) in the pot on high heat, add sliced onions (400g), fry until the onions take a yellow color, then add meat (any kind) (1kg).