Translation of "çantasına" in English

Mektubu çantasına koyar,

Put the letter in his satchel,

Kitabı çantasına sıkıştırdı.

He stuck the book in his bag.

Mary çantasına uzandı.

Mary reached into her bag.

Anahtarı çantasına koydu.

She put the key in her bag.

Tom çantasına uzandı.

Tom reached into his bag.

Mary çantasına baktı.

Mary looked in her purse.

Tom çantasına baktı.

Tom looked in his bag.

Sırt çantasına bakayım.

Let me look in the backpack.

Tom çantasına eşyalarını koyuyor.

Tom is putting stuff in his backpack.

Tom evrak çantasına baktı.

Tom looked in his briefcase.

Tom kitabı çantasına koydu.

Tom put the book in his bag.

Tom eşyalarını çantasına koydu.

Tom put his things in his briefcase.

Tom dürbünü çantasına koydu.

Tom put the binoculars in his bag.

Bu bir alışveriş çantasına benziyor.

It looks like a shopping bag.

Tom kitaplarını sırt çantasına tıkıştırdı.

Tom shoved his books into his backpack.

Tom kitabı evrak çantasına koydu.

Tom put the book in his briefcase.

Leyla parayı el çantasına koydu.

Layla put the money in her purse.

Leyla parayı spor çantasına koydu.

Layla put the money in the gym bag.

Tom parayı spor çantasına koydu.

Tom put the money in the gym bag.

Mary çantasına açtı ve içine baktı.

Mary opened her purse and looked around in it.

Mary çantasına uzandı ve çekini çıkardı.

Mary reached in her purse and pulled out her checkbook.

Mary çantasına uzandı ve ehliyetini çıkardı.

Mary reached inside her purse and pulled out her license.

Tom çantasına büyük bir zarf koydu.

Tom put the large manila envelope into his briefcase.

Tom sırt çantasına bir şeyler sokuşturdu.

Tom shoved his stuff into the backpack.

Tom penseyi alet çantasına geri koydu.

Tom put the pliers back into the toolbox.

Tom notlarını evrak çantasına geri koydu.

Tom put his notes back into his briefcase.

Bir deri evrak çantasına ihtiyacım var.

I need a leather briefcase.

Tom yeni spor ayakkabısını çantasına koydu.

Tom put his new sneakers in his bag.

Tom çalıntı parayı spor çantasına koydu.

Tom put the stolen money in his gym bag.

Tom kitaplarını sırt çantasına geri koydu.

Tom put his books back into his knapsack.

Çocuk, öğretmenin çantasına bir kurbağa koydu.

The boy put a frog in the teacher's purse.

Tom sırt çantasına bazı gerekli şeyleri doldurdu.

Tom packed some essentials into his knapsack.

Mary çantasına baktı ama aradığı şeyi bulmadı.

Mary looked in her purse, but she didn't find what she was looking for.

Tom eşyasını topladı ve onu çantasına koydu.

Tom picked up his stuff and put it in his briefcase.

Tom çantasına uzandı ve bir kitap çıkardı.

Tom reached into his bag and pulled out a book.

Mary çantasına uzandı ve bir fotoğraf çıkardı.

Mary reached into her purse and took out a photo.

Tom evraklarını topladı ve onları çantasına koydu.

Tom gathered his papers and put them in his briefcase.

Tom el feneri için sırt çantasına uzandı.

Tom reached into his knapsack for a flashlight.

Kızımın çantasına onun için bir rozet diktim.

I sewed a badge onto my daughter's bag for her.

Tom alet çantasına uzanıp bir çekiç çıkardı.

Tom reached into his toolbox and took out a hammer.

Evin anahtarı için çantasına baktı ama onu bulamadı.

She looked in her bag for the key of the house, but could not find it.

Tom çantasına uzandı ve bir iskambil destesi çıkarttı.

Tom reached into his bag and pulled out a deck of playing cards.

Tom ayakkabılarını çıkardı, çantasına koydu ve camiye girdi.

Tom took off his shoes, put them into his backpack and entered the mosque.

Tom dergiyi kapattı ve onu sırt çantasına koydu.

Tom closed the magazine and put it into his knapsack.

Tom hâlâ babasının ona verdiği sırt çantasına sahip.

- Tom still has the knapsack his father gave him.
- Tom still has the knapsack that his father gave him.

Mary çantasına baktı ve bilgisayarının çalındığını fark etti.

Mary looked into her bag and realized that her computer had been stolen.

Tom Mary'nin dosyasını aldı ve onu evrak çantasına koydu.

Tom got Mary's file and put it in his briefcase.

Tom not defterini kapattı ve onu evrak çantasına koydu.

Tom closed his notebook and put it in his briefcase.

Tom Mary'ye kullanmayı bitirdiğinde çekici alet çantasına geri bırakmasını söyledi.

Tom told Mary to put the hammer back into the toolbox when she was finished using it.

Mary, Tom'un beslenme çantasına one ne kadar sevdiğini söyleyen bir not koydu.

Mary put a note in Tom's lunchbox to tell him how much she loves him.