Translation of "çalıyorlardı" in English

Tom ve Mary sadece çene çalıyorlardı.

Tom and Mary were just shooting the breeze.

Nigbolu halkı gün boyunca sevinçle karşıladı, tezahürat yaptı ve trumpet çalıyorlardı

The inhabitants of Nicopolis rejoiced, cheering and blowing horns throughout the day.

- Onlar çime oturdular, gitar çalıyorlardı ve şarkı söylüyorlardı.
- Çimlere oturmuş, ukulele çalıp, şarkı söylüyorlardı.

They sat on the grass, playing ukulele and singing.