Translation of "Öğlen" in English

0.005 sec.

Examples of using "Öğlen" in a sentence and their english translations:

Öğlen yemeğimizi genellikle öğlen yeriz.

We usually have lunch at noon.

Öğlen başlarım.

I start at noon.

Öğlen gelecek.

He is due to come at noon.

Neredeyse öğlen oldu.

It's almost noon.

Öğlen civarında varacağım.

I'm going to arrive around noon.

Seni öğlen alırım.

I'll pick you up at noon.

Öğlen saat üçte buluşacağız.

We'll meet at three o'clock in the afternoon.

Öğlen nerede yemek yiyorsunuz?

Where do you eat lunch?

Öğlen yemeğinde ne yersin?

- What do you have for a mid-morning snack?
- What do you eat for lunch?

Bugün öğlen ne yediniz?

And, what did you have for lunch today?

Öğlen yemeği saat kaçta?

What time is dinner?

Tom öğlen civarında gelecek.

Tom will arrive around noon.

Öğlen öğle yemeği yiyoruz.

We have lunch at noon.

Tom'un vardiyası öğlen başlıyor.

Tom begins his shift at noon.

Annem bana öğlen yemeği hazırladı.

Mother prepared lunch for me.

Mary henüz öğlen yemeğini yemedi.

Mary hasn't had her lunch yet.

Okulda öğlen yemeği veriyorlar mı?

Do you have lunch at school?

Dün öğlen çalışıyordun, değil mi?

You were working yesterday afternoon, weren't you?

Öğlen yemeği için ne yedin?

What did you eat for lunch?

Öğlen yemeği için seninle buluşamam.

I can't meet you for lunch.

Son başvuru tarihi Pazartesi öğlen.

The registration deadline is noon Monday.

Öğlen yemeğimi daha önce yedim.

I ate my lunch earlier.

Öğlen civarı öğle yemeği yedik.

We ate lunch at about noon.

Cuma günü öğlen boş musun?

Are you free on Friday afternoon?

Ona yarın öğlen beni aramasını söyle.

Tell him to call me tomorrow at noon.

Öğlen pek yemek yemedin, değil mi?

You didn't eat much lunch, did you?

Biz öğlen civarında öğle yemeği yiyoruz.

We have lunch about noon.

Öğlen oldu biz hala kahvaltı yapmadık.

We haven't had breakfast even though it is noon now.

Öğlen yemeğimi bir süre önce yemiştim.

I ate my lunch a while ago.

Öğlen yemeği için yeterince zamanım yoktu.

I didn't have enough time to eat lunch.

Öğlen yemeğinden sonra genellikle ne yaparsın?

What do you usually do after lunch?

Tom bizimle öğlen yemeği yiyecek mi?

Will Tom eat lunch with us?

Tom öğlen yemeği yapıyor, değil mi?

Tom is making lunch, isn't he?

Tom'un vardiyası öğlen 12'de başlıyor.

Tom's shift begins at noon.

Öğlen erken saatlerde genelde uykusu gelir.

He usually feels sleepy in the early afternoon.

Ama öğlen, kesinlikle bir yaratıcı olmanız gerekir.

And at noon, you absolutely need to be a builder.

Bugün öğlen yemeği için dışarı çıkacak mıyız?

Are we going out for lunch today?

- Şimdi öğlen yemeği zamanı.
- Öğle yemeği zamanı.

- It's lunch time.
- It's lunch time!

Tom öğlen yemeği için bir sandviç yaptı.

Tom made a sandwich for lunch.

Tom'un öğlen yemeği için 15 dakikası var.

Tom has to eat his lunch in fifteen minutes.

Biz öğlen yemeği yemek için göle gidiyoruz.

We are going to the lake to have lunch.

Birçok insan öğlen yemeğinden sonra dişlerini fırçalamaz.

Many people don't brush their teeth after lunch.

Ben öğlen ve saat iki arasında geliyorum.

I arrive between noon and two o'clock.

Pazartesi öğlen 2 buçuğa kadar vaktimiz var.

We have until 2:30 p.m. Monday.

Biz bügün öğlen 3'te alışveriş merkezinde toplanacağız.

We are going to gather at the mall at 3 pm today.

Scott! Lütfen öğlen yemeği için sosisli sandviç yap.

Scott! Please make hotdogs for lunch.

O gösterişli lokantaya öğlen değil, akşam yemeği için gidelim.

Let's go to that fancy restaurant for dinner instead of lunch.

- Öğleyin onunla bir randevum var.
- Onunla öğlen randevum var.

I have an appointment with him at noon.

Öğrencilerin öğlen yemeği zamanı saat on ikiden saat bire kadardır.

The students' lunch period is from twelve to one.

Zaten yemiş olmasaydım, öğlen yemeğini sizinle beraber yemeyi çok isterdim.

If I hadn't already eaten, I would love to have had lunch with you.

- Tom henüz öğle yemeği yemedi.
- Tom henüz öğlen yemeği yemedi.

Tom hasn't eaten lunch yet.

Öğlen yemeğini normalden erken yedik ve on iki buçukta dışarı çıktık.

We had lunch earlier than usual and went out at twelve thirty.

En son ne zaman tam öğün yediniz? Sabah mı, öğlen mi, yoksa akşam mı?

When did you last have a full meal? Breakfast, lunch, or dinner?

- Öğrencilerin öğlen yemeği zamanı saat on ikiden saat bire kadardır.
- Öğrencilerin beslenme zamanı on ikiden bire kadar.

The students' lunch period is from twelve to one.