Translation of "Tabii" in Dutch

0.007 sec.

Examples of using "Tabii" in a sentence and their dutch translations:

Tabii.

Juist.

Tabii!

Zeker!

Tabii heceleyebilirseniz.

...als je kan spellen.

Tabii yakalayabilirse.

Maar dan moeten ze die eerst vangen.

Tabii ki.

Natuurlijk.

- Tabii neden olmasın?
- Tabii, neden olmasın?

Tuurlijk, waarom niet?

Tabii ki hayır.

Natuurlijk niet.

"Tabii ki." dedi.

Hij zegt: "Natuurlijk".

tabii ki var.

natuurlijk.

Tabii fırsatlar da.

...en mogelijkheden.

Tabii ki sarışınım.

Ik ben natuurlijk blond.

Tabii ki evet!

Natuurlijk wel!

Tabii ki hayır!

Natuurlijk niet!

- Elbette.
- Tabii ki.

- Zeker.
- Natuurlijk.
- Jazeker.
- Jawel.
- Uiteraard!

Tabii ki, bu saçmalık.

Natuurlijk is dit belachelijk.

Taramasını aldı, tabii ki.

Hij kreeg natuurlijk de scan.

Destek de görüyorlar tabii.

Ze krijgen ook hulp.

Ve tabii ki yaptılar.

En natuurlijk deden ze dat.

- Tabii ki!
- Besbelli ki!

- Natuurlijk!
- Jawel.
- Uiteraard!

Tabii ki o haklı.

- Natuurlijk, hij heeft gelijk.
- Natuurlijk heeft hij gelijk.

Tabii ki, neden olmasın.

Tuurlijk, waarom niet?

"Asla!" "Tabii ki, hayır."

"Nooit!" "Natuurlijk niet."

Evet, evet, tabii ki.

Ja, ja, natuurlijk.

Tabii ki seni seviyorum.

Natuurlijk hou ik van je.

Şaka tabii ki de.

Het is natuurlijk een grapje.

Tabii şu sıralar çok değil.

Nu iets minder.

Sen içtin mi? Tabii ki.

Heb je het echt opgedronken? Natuurlijk.

Onu tabii ki özlüyorum. Ama...

Natuurlijk mis ik haar. Maar...

Tabii, haberleri oldukça iyi hatırlıyorum.

Natuurlijk herinner ik me het nieuws best goed.

- Elbette.
- Tabii ki.
- Besbelli ki!

- Zeker.
- Natuurlijk.
- Zeker!
- Jazeker.
- Jawel.
- Uiteraard!
- Zeker weten!
- Spreekt voor zich.
- Dat spreekt vanzelf.
- Maar natuurlijk!

Tabii klorin çok zehirli olabilir.

Natuurlijk kan chloor zeer giftig zijn.

"Seninle gidebilir miyim?" "Tabii ki."

"Is het goed als ik met jullie meega?" "Natuurlijk!"

Çok çalışırsan, tabii ki geçersin.

Als je hard werkt, ga je natuurlijk over.

Tabii ki teknoloji, temas takibi yoluyla

Zeker biedt technologie een verleidelijke belofte

Otizmliler ve otizmsizler, tabii ki de.

met of zonder autisme, natuurlijk.

Kağıt üzerinde daha iyiydim tabii ki:

Op papier was ik natuurlijk genezen:

Sonra hâllerine üzülürsünüz tabii, çocuklarınız sonuçta,

En dan heb je medelijden met ze, het zijn immers je kinderen,

Ve tabii ki Vöggr hemen öldürülüyor.

en natuurlijk wordt Vöggr onmiddellijk gedood.

- Evet, elbette.
- Evet, tabii ki de.

Ja, zeker.

"Sizin kaleminizi kullanabilir miyim?" "Tabii, buyurun."

"Mag ik je potlood gebruiken?" "Natuurlijk, ga je gang."

“Yılanlardan hoşlanır mısın?” “Tabii ki hayır.”

- "Houd je van slangen?" "Natuurlijk niet."
- "Houden jullie van slangen?" "Natuurlijk niet."
- "Houdt u van slangen?" "Natuurlijk niet."
- „Hou je van slangen?” „Natuurlijk niet.”

Tabii miras derken her yerdeki insanları kastediyorum.

En natuurlijk, met 'ons' erfgoed, bedoel ik die van alle mensen.

Biraz barut kullanıp kapıyı patlatmadığım sürece tabii.

Behalve als ik buskruit gebruik om erdoorheen te blazen.

Tabii görseller grafik ikonlardan çok daha fazlası.

Maar beelden zijn natuurlijk meer dan alleen grafische pictogrammen.

Tabii, yaşlılar için tuvaletli bir cep telefonu.

Telefoons met toiletten voor oude mannen.

Tabii ki Eyfel Kulesi'nin uzunluğunda mutabık kalmak;

Het is natuurlijk veel makkelijker om het eens te zijn over de Eiffeltoren

Tabii ki sizi tanıyorum. İlkokulda iyi arkadaştık!

Natuurlijk ken ik je nog, we waren beste vrienden op de basisschool!

Ve biz de, ''Evet tabii güzel bir gündü.

Dan zeggen we: "Ja, leuk."

Aklınızdan, ''Ya ya tabii,bunu önceden de biliyordum''

denk je: "Ja, maar dat wist ik wel."

Benim ayrıca bir TED konuşması yapmam gerekebilir tabii.

om het onderwerp meditatie recht te doen.

- "Size katılabilir miyim?" "Elbette."
- "Size katılabilir miyim?" "Tabii."

- "Mag ik erbij komen?" "Tuurlijk."
- "Mag ik meedoen?" "Ja hoor."

Ama tabii son model bir fırın ve derin donduruculu,

maar dan wel in een leuk huis

Bir çocuğun doğum günü olduğunda tabii ki kutlama yapılır.

Als een kind jarig is, is er natuurlijk feest.

- Ne yapmak istersen yapabilirsin tabii ki de.
- Ne yapmak isterseniz yapabilirsiniz tabii ki de.
- Yapmak istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz, elbette.

Uiteraard kan je doen wat je maar wilt.

Tabii ki seni hatırlıyorum, biz ilkokula gittiğimizde en iyi arkadaşlardık.

Natuurlijk ken ik je nog, we waren beste vrienden op de basisschool!

Bu kamera, arazinin yaydığı ısı enerjisini tespit eder. Tabii hayvanlarınkini de.

Hij pikt warmtebeelden op van het landschap en de dieren daarin.

Ve tabii ki evet dedim çünkü demek istediğim Costa Rica çok güzel.

Natuurlijk zei ik ja, want Costa Rica is niet alleen mooi,

Tabii başka sebepler de vardı. Bu nedenle Pando şehrini ele geçirmek üzere ilerledik.

...naast andere doelen. Daarom namen we de stad Pando in.

"Bu hayvanı tanıyor musun?" "Tabii ki, bu bir deve!" "Yanlış! Tek hörgüçlü bir deve.

"Kan je dit dier identificeren?" "Natuurlijk, het is een kameel!" "Verkeerd! Een dromedaris!"

Evde bir oturma odasının yanı sıra iki yatak odası ve tabii ki bir mutfak ve bir banyo vardı.

Naast een woonkamer in het huis, waren er ook twee slaapkamers en, natuurlijk, een keuken en een badkamer.